Tarihin Dünü-Bugünü-Yarını

Tarihin Dünü-Bugünü-Yarını

Biraz tarih sohbeti yapalım.

Çünkü  tarih, insan için ders ve öğüt niteliği taşır. Elbette, bu özelliğinin riski de yok değil.

Zira, anlattıklarım, masal, hikaye, destan, efsane, fabl  gibi dinlenilirse, anlaşılırsa, hissedilirse ve algılanırsa, elbette düşün ve düş dünyamızda risk var demektir.

Zaten, böyle  bir algılama ile tarihe edebiyata bakar gibi ya da edebiyatı  algılar gibi muamelede bulunuyoruz.  Bunun neticesinde tarihsel anlatıların  etkisi,  edebiyat algılaması derecesinde ve düzeyinde  oluyor.

Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti fakat Akif’in o meşhur sözünü yinelemekte fayda var, ne diyordu Akif:

‘’ Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
' Tarih ' i ' tekerrür ' diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?’’

Bir kere tarihe ibret penceresinden bakarak  gerçeği  görmeye çabalamalıyız,  onun için de hayalcilikten uzak kalmalıyız,  bu bakımdan gerçeği  gözleme dayalı eşeleme ile çıkarabileceğimizi bilmeliyiz. Zaten, gerçektir, ders olan, aranması gereken de tabi..

Yoksa, tarih, nutuk atma malzemesi, ideolojik pompa ve duygusal kabartma değildir. Unutmayınız, tarihin içerisinde duygu  olduğu gibi düşünce de vardır. Onun için tarih, salt duygu ya da hamaset kaynağı olamaz.

Tarih için şunu söylesek yeridir sanırım:

Tarih, insanlar arasında evrilen çevrilen, dönüp dolaşan bir zamanlar silsilesidir. Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti  tarihinden buna birçok örnek çıkarıp ortaya koyabiliriz:

  1. Otuz üç  yıl süren Abdulhamit döneminde meşrutiyet düzeni de var,  ‘istibdat’ denilen  yıllar da var, bu istibdat yıllarında  ittihatçı subayların ve bazı  aydınların  Abdulhamit’e karşı  Balkanlarda ve Anadolu’da  oluşturdukları gizli örgütlenmeler  de var,  ittihatçı avı da var...
  2. Meşrutiyetin ilanı ile Abdulhamit’in karşısında olan ittihatçıların mecliste Ahrar ve Hürriyet ve itilaf Fırkalarıı ile  mücadelesi  de var,  ittihatçıların bastırılan 31 Mart vakası ile mecliste ve iktidarda etkisini  ve etkinliğini artırması da var, Abdulhamit’in devrilmesi de var,  savaş yıllarından geçen ülkede hürriyet sloganları ile gelen ittihatçılara ‘gitti  1 Abdulhamit,  geldi 1000 Abdulhamit’ diyen de var, ittihatçılarla Abdulhamit karşıtlığı yapan Tevfik FİKRET’in ittihatçılara yazdığı doksan beşe doğru şiiri de var, bu sefer de  ittihatçı karşıtı avı var.
  3. 1 .Dünya harbinden sonra Alman zırhlısıyla yurtdışına yol alan  ittihatçının önde gelenleri  de var,  iktidarı devralan  Damat Ferit de var,  ittihatçılardan hesap sorma da var,  idam edilen  Boğazlıyan kaymakamı da  var.
  4. İstiklal savaşı sonrası İngiliz zırhlısıyla yurtdışına yol alan Vahdettin de var,  M. Kemal devrimleri de var, Boğazlıyan kaymakamına ‘milli şehit’ unvanı verilmesi de var,  hilafet yanlılarına  ve bazı ittihatçılara karşı cadı avı da var.
  5. Tunceli’de Seyit Rıza’nın başını çektiği olaylar da var, ‘Milli Şef’ denilen bir dönem de var,  Sabahattin Ali ile Hüseyin Nihal ATSIZ’ı karşı karşıya getiren Alparslan Türkeş’in subay olarak yer aldığı turancılık davası da var,   10 yıl iktidarda kalan  bir Adnan MENDERES de var,  iktidardan  indirilen bilahare idam edilen  bir Adnan MENDERES  de var,  27 Mayıs bildirisini okuyan Türkeş de var,  27 Mayıs’ın bildirisini okuyan Alparslan TÜRKEŞ’in Hindistan’a sürgünü de var, 27 Mayısçılardan Talat AYDEMİR’in ve Fethi GÜRCAN’ın Adnan MENDERES gibi idamı da var, ‘ülkü-dava-devrim’ gibi söylemlerle kendilerini  sokaklara atan  birçok gencin idamı da var-öldürülmesi de var,  şiddetli  sağ-sol çatışmaları da var, çatışan sağcıların-solcuların  12 Eylül cezaevlerinde buluşması da var, methiyeler dizilen Kenan EVREN de var, beddualarla ve sövgülerle son yolculuğuna uğurlanan bir Kenan EVREN de var. Tarihimizde daha neler neler var,  öyle değil mi?

Her dönemin güçlüleri de var, zayıfları da var. Ama sonsuza dek süren bir güç yok. 

Her dönem cadı avına maruz kalan da var, etkin ve etkili olan da  var, mağdur da var, mazlum da...  Ama her şeyin bir sonu var. Herkes aynı noktada durmuyor. Sanki tüm kararları tarih veriyor  ve  yargılamaları da  tarih yapıyor. TARİH, KESİNLİKLE BİR NOKTADA DURMUYOR. TARİH,  DEĞİŞİYOR VE DEĞİŞTİRİYOR.

Tüm bunları, bir de  Kur’an-ın  şu ayetleriyle düşünün derim:

‘’Size bir sıkıntı dokunduysa, düşman topluluğa da benzeri bir sıkıntı dokunmuştur. Böyle günleri, halkın arasında döndürüp duruyoruz ki ALLAH gerçek inananları ayırsın ve sizden bazılarını şahitler edinsin. ALLAH zalimleri sevmez.’’ (AL-İ İMRAN SURESİ 140.AYET)

‘’... Her biriniz için bir yasa ve yöntem belirledik. ALLAH dileseydi hepinizi bir tek toplum yapardı. Ancak, size verdikleriyle sizleri sınıyor. İyilikte yarışın. Hepinizin dönüşü ALLAH'adır. Ayrılığa düştüğünüz konuları size bildirecek.’’ (Maide Suresi, 48.ayet)

‘’İnsanlar, sadece 'İnandık' demeleriyle, hiç sınanmadan bırakılacaklarını mı sanıyor?’’ (ANKEBUT SURESİ 2.AYET)

‘’Sizden önceki nesillerin erdem sahibi olanları, yeryüzünde kötülüklere engel olmalı değil miydiler? Onlardan kurtardığımız az kişi hariç... Zalimler ise, kendilerine verilen refaha dalıp şımardılar; böylece suçlulara katıldılar.’’ (HUD SURESİ 116.AYET)

55/RAHMÂN-8: Ki ölçüyü aşmayasınız. 55/RAHMÂN-9: Ölçüyü adaletle gözetiniz; ölçüyü kaybetmeyiniz. 55/RAHMÂN-10: Yeryüzünü tüm yaratıklar için yarattı.
 

103/ASR-3: Ancak inanıp erdemli davrananlar, birbirlerine gerçeği öğütleyenler ve birbirlerine sabretmeyi öğütleyenler hariç.
 

102/TEKÂSUR-8: Sonra, o gün (size verilen) nimetlerden sorulacaksınız.
 

Not:  HAYATIN DOĞALLIĞI,  SADELİĞİ VE BARIŞÇILLIĞI,  GERÇEKLİKTEN UZAKLAŞTIKÇA KAÇIYOR.

O ZAMAN  GERÇEKLERE İNANMAK VE ONLARI  KABUL ETMEK  LAZIM, TARİHSEL GERÇEKLERİ GÖRMEK VE  ANLAMAK İÇİN...

Saygılar...

Yusuf SEVİNGEN

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.