Yaşlılarımız...

Yaşlılarımız...

Günaydın diyerek uzaklaştı masanın yanından , ürkek ve utangaç. Her gün aynı saatte ve aynı yerde bir başına. Sordum kimi kimsesi yok mu diye? Bir evladı var dediler başka bir şehirde , ararmış sorarmış seneden seneye...

Yalnız başına geçiriyormuş yıllarını. Yatağının sol yanını kaybettiğinden  beri, çok uzun yıllar olmuş.  Yorgun bir o kadar  soğuk  ve  özlem dolu yıllar. Bir evlat yetiştiriyorsun hatırladığın küçüklüğü. Kucağından büyüyüp uçup giden bir kuş misali. Sonra yitirilen her şey, senden de büyük gidiyor her bir hatırandan... İsmini yazmaya takatim olsa,  her taş duvara, ömür  ne çabuk yaşlandık seninle yazardım belki de... Ömür ne çabuk tükettin bizi ve emeklerimizi.

            Rahmetli babaannem bu ihtiyarlık  pazarda satılsa kimse almaz derdi. Anlamazdım o yıllarda çocuk aklımla. Şimdi bağırsam üç para hepsi kim alır diye? Kim alır ağır yükü üzerine bedava versen de? Ne için yaşamalı diye sorgulasak hep birlikte?   El cevap;  yaşlanmak için mi  ? ömrünün son yılların da  yolları gözlemek için mi ? ya da  bir yılbaşı günü , uzaktaki evladın belki arar diye bütün gece telefon başında beklemek için mi ? Her kapı gıcırtısında acaba kimin geldiğini merak etmek için mi?

            Nakış nakış işlediğin yılların her ilmiğinde emeğin var.   Ömür dediğin nedir ki ? bir gün varsın bir gün yok. Bir yazgının iki ucunda arasında emeklemek gibi. Bir dostum var . Dost dediysem yaşı yaşıma denk olmasa da  yürekten sevenlere dediğim laftır benim . Her gözyaşında,her ihtiyacın olduğunda yanı başında olandır, kapını çalıp halini hatırını sorandır dost.

            İnsan hayal ettiği sürece yaşar. Yaşama dair hepimizin  kafasının içinde bir çok harita bulunur. Bunlardan bazıları, şeyleri olduğu gibi gösteren haritalar, diğerleri  bütün olanların aslında olmaları gerektiğini gösteren haritalar. Başımızdan geçenleri bu zihinsel haritalara göre yorumlarız. Bazen kendimize bile sorarız doğru olup olmadıklarını. Bazen sahip olduklarımızın farkına  bile varmayız. Sahip olduklarımızın kıymetini bilmeyiz. Aramayız sormayız mesela . Tıpkı uzakta yolumuzu gözleyen sevdiklerimiz gibi.  Biri sorana kadar varlıklarını bile hatırlamayız çoğu zaman. Hepimiz cisimleri oldukları gibi gördüğümüzü düşünürüz de  gerçek öyle değildir aslında. Biz dünyayı olduğu gibi  değil, olduğumuz gibi görürüz. Ya da  biz nasıl görmeye konuşlanmışsak öyle görürüz hakikati. Oysa hakikat tekdir. Algılar milyarlarcadır.  Ve hakikat milyarlarca algıdan daha ağırdır. Hakikat kimsen çokken kimsesiz kalmaktır. Hakikat evlatların varken  yolları gözlemek, komşum, evladım bu gün yaşlı bakım evine kabulüm için başvuru yaptım demektir. Hakikat bu sözleri duyarken içime akıttığım gözyaşlarıdır. 

            O seni büyüttü de ,seni büyütenlerin sevgisi bu kadar küçük mü kalmalıydı senin yüreğinde?....

Büyüklerimizin kıymetini geç olmadan   bilebileceğimiz nice yarınlara ulaşmak dileklerimle ...

18-24 Mart yaşlılar haftası kutlu olsun. Yürekten Saygı  sevgi ve muhabbetle

Rıza CEYLAN

Lider Eğitimci Yazarlar  Derneği

Denetleme Kurulu Üyesi

Eğitimci Yazar

NLP Master Practitoner

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.