’Zavallı DİNİ ÇEVİRDİN Onunla MASKARAYA’

’Zavallı DİNİ ÇEVİRDİN Onunla MASKARAYA’

İslam dini Allah’ındır.

İslam dininde tek hükmedici ve hüküm koyucu Allah’tır.

İslam dininde Allah’ın yasaları ve ayetleri yalnızca kur’an içinde değildir. Her şeyi kuşatmış olan  Allah’ın ayetleri ve yasaları her noktada ve zerrededir. Bakıp da görebilene tabi. Bakıp da işitebilene... Bakıp da tadabilene... Bakıp da dokunabilene... Bakıp da anlayabilene... Evrenselliği olan bir dinin, evrensel düşünen ve hisseden kafalarda  ve kalplerde evrendeki her şey ile ahengi görülmeye değer...

İslam dininde insan, birey olarak  özgür  cüz-i iradesi ile  nihai  karar  mesabesindedir. Başkaları insana  asla ama asla ’Allah adına’  diyerek birey konumunda  iken hükmedemez. İnsan, birey olarak tasallut altına girmez. İnsanın teslimiyeti yalnızca Allah’adır. Beşere teslimiyet  insanı  köleden ya da esirden farksız kılar. Sizce şu ayet bu bağlamda çok açık değil midir?

'’Sizin dininiz size, benim dinim bana.'’ (Kafirun Suresi, 6.ayet)

Bu nedenle İslam’ın odağında birey vardır.

Ve İslam bireye sorumluluk yükler, bireyden çalışma (amel) yapması istenir ve beklenir. Bu bakımdan müslüman asla ama asla her şeyi başkalarına ya da Allah’a havale eder pozisyonunda değildir. Bir müslümanın kendini ‘havaleci’ pozisyonunda görmesi ise onu donuklaştırır ve durağanlaştırır. Hatta elini kolunu bağlar.

Ama gelin görün ki kişiler İslam’ın bireye yüklediği bu sorumluluktan ve çalışmadan kaçamak yapma veya kolaycılığa kaçma yolları ya da delikleri arar, bunun için bir grubun ya da topluluğun içinde saf tutma  biçilmiş kaftan gibidir,  safiyane olarak görülen bu saf tutma tutulma, tutkun olma ve tutsaklık ile taçlanır adeta. Kişi, bundan sonra  bir topluluğun ya da grubun içinde taçlanmış duygularla saf tutar;  zanneder ki Allah o topluluğa ya da gruba kıyak geçecek, ayrıcalık tanıyacak,  iyiden iyiye bu duygularla beyni ısınır ve yanar. En sonunda tüm melekelerini yitirir. Aklını ve bilincini kaybeder.

Onun içindir ki  cemaat ve tarikat gibi yapılar  kaçınılmaz olan  bu durumun birer kullanıcısı olarak nam salarlar. Hatta peygamberin,  ahir zamanda gelecek bir topluluktan bahsettiği söylenir.  Ve yalnızca  bu topluluğun kurtulacağından söz edilir. Cemaat ve tarikat gibi yapılar bu bahisten yararlanmaya ve beslenmeye çalışır, insanlar üzerinde etki kurmaya ve adam devşirmeye uğraşır,  dahası  peygambere isnat edilen bu sözü kendi üzerlerine alırlar.  Nihayetinde  ‘toplulukta rahmet var’ dene dene insanın  birey olma ruhuna ve bedenine  fatiha okutulur.

İşte tam da bunlardan dolayı KENDİSİNİ  ÖNCELEYEN,  YALNIZCA  KENDİNE MÜSLÜMAN OLAN  böyle  bir  İTTİHAT duygusu ve düşüncesi BİRLEŞEMEZ, DAĞILIR. TERAKKİ  ise yalnızca uçma biçiminde (!) topluluğun başında olan kimseler de görülür. Halbuki bu iki mefhum, müslüman addedilen kimsenin  ideal mefkuresinin özünde ve temelinde hiç  var olmamış mıdır? Olmuştur olmasına ama istismara açık olduğu için bozula bozula bu güne değin gelmiştir. Tükenmiş ve bitmiş bir şekilde... Yorulmuş ve bıkmış bir haletiruhiye ile...

Unutmayınız, günümüzde  bir topluluk içine sokulduğunuz an kendinizi öldürmüşsünüz demektir. Kendiniz yoksunuzdur aslında.  Halbuki Allah herkesi kendisi olarak hesaba çekecektir.

Öyle hal içine girersiniz ki  topluluğun başındaki kişiyi över, her daim onu yüceltirsiniz. Kur’an ayetlerini düşünerek okumaz, Allah’ın evrendeki yasalarını ve ayetlerini görme gibi bir çalışma içine girmezssiniz. Bir gruba bağlan kurtul,  dayatması  ve  anlayışı içinde yaşamınızı amelsiz bırakırsınız. YAŞAMINIZ BİR EKSİKTİR. O DA KENDİNİZDİR.

Tüm bu anlattıklarım bağlamında  Akif’in  aşağıdaki şiiri ile sözlerimi bitirmek isterim:

MÜTEVEKKİL

“KADERMİŞ” Öyle mi? Haşa, Bu Söz Değil Doğru;
Belanı İstedin, Allah da Verdi... Doğrusu Bu.
“Çalış” Dedikçe Şeriat, Çalışmadın, Durdun,
Onun Hesabına Bir Çok HURAFE UYDURDUN!

Sonunda Bir de “TEVEKKÜL” Sokuşturup Araya,
Zavallı DİNİ ÇEVİRDİN Onunla MASKARAYA!
Bırak Çalışmayı, Emret Oturduğun Yerden,
Yorulma, Öyle ya, Mevla Ecir-İ Hâsır İken!


Yazıp Sabahleyin Evden Çıkarken İşlerini;
Birer Birer Oku Tekmil Edince Defterini;
Bütün O İŞLERİ RABBİM GÖRÜR, VAZİFESİDİR...
Yükün Hafifledi... Sen Şimdi Doğru Kahveye Gir!


Çoluk Çocuk Sürünürmüş Sonunda Aç Kalarak...
Hüda Vekil-İ Umurun Değil Mi? Keyfine Bak!
Onun Hazine-İ İn’amı Kendi Veznendir!
Havale Et Ne Kadara Masrafın Olursa... Verir!

Silahı Kullanan Allah, Hududu Bekleyen O;
Levazımın Bitivermiş, Değl Mi? Ekleyen O!
Çekip Kumandası Altına Ordu Ordu Melek,
Senin Hesabına Küffarı Hak-Sar Edecek!

Başın Sıkıldı Mı, Kafi Senin O Nazlı Sesin:
“Yetiş” de, Kendisi Gelsin, Ya Hızr’ı Göndersin!
Evinde Hastalanan Varsa, Borcudur: Bakacak;
Şifa Hazinesi Derhal Oluk Oluk Akacak.

Demek Ki : Her Şeyin Allah... Yanaşman, Irgadın O:
Çoluk Çocuk Ona Ait: Lalan, Bacın, Dadın O;
Vekil-İ Harcın O; Kahyan, Müdür-İ Veznen O;
Alış Seninse De, Mesul Olan Verişten O;

Denizde Cenk Olacakmış.... Gemin O, Kaptanın O;
Ya Ordu Lazım İmiş... Askerin, Kumandanın O;
Köyün Yasakçısı; Şehrin De Baş Muhassılı O;
Tabib-İ Aile, Eczacı... Hepsi Hasılı O.

Ya Sen Nesin?
MÜTEVEKKİL!
Yutulmaz Artık Bu!
Biraz Da Saygı Gerektir...
Ne Saygısızlık Bu!
HUDA’YI KENDİNE KUL YAPTI,
KENDİ OLDU HÜDA;
Utanmadan Da “TEVEKKÜL” diyor bu Cür’ete, Ha?!..

Saygılar...

Yusuf SEVİNGEN

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.