MEB’DE DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR DÖNEMİ Mİ?

MEB’DE DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR DÖNEMİ Mİ?

MEB’DE DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR DÖNEMİ Mİ?

MEB kendi kendini inkar mı ediyor?

Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği taslağını kamuoyuna açıkladı. Bununla birlikte bir çok yeni tartışma da beraberinde eğitim gündemini işgal etti. Özellikle bulunduğu yerde 8 yılını dolduran öğretmenleri rotasyona tabi tutacak olan husus eğitim çalışanları arasında ciddi huzursuzluklara neden oldu.

Fakat çok değil daha dört yıl öncesinde gerçekleştirilen 18. Milli Eğitim Şurası’nı hatırlayanlar “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” demekten kendini alamadı. Çünkü, Bakanlığın ''Eğitimde 2023 Vizyonu''nun belirlendiği ve 1-5 Kasım 2010 tarihleri arasında Ankara Kızılcahamam’da Asya Termal Otel’de yapılan Şura’nın resmi kararları içerisinde öyle bir madde var ki, ilgili herkesi, bugün öğretmenleri tehcire tabi tutan MEB’in aklı yerinde mi acaba diye düşündürüyor!

Tebliğler Dergisi’nde yayınlanan Şura Kararlarının, “EĞİTİM ORTAMLARI, KURUM KÜLTÜRÜ VE OKUL LİDERLİĞİ” başlıklı bölümün 26. Maddesi aynen şu şekilde ifade edilmiş:“Güçlü okul kültürlerinin oluşturulup sürdürülebilmesi için okullarda öğretmen ve yöneticilerin uzun süreli istihdamını sağlamaya dönük tedbirler alınmalıdır.”

Ki bu kararların altında, dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş (o zaman Çubukçu idi), Bakanlık bürokratları başta olmak üzere, eğitimle ilgili bir çok sivil toplum kuruluşu ve siyasilerden oluşan Şura üyelerinin imzası vardır.

İnanılacak gibi değil…

Sözkonusu bu karar ile şimdi getirilmek istenen düzenlemeye bakınca, zannedersiniz ki, politik duruşları ve memleket meselelerine yaklaşımları siyah ve beyaz gibi birbirinden çok farklı iki farklı siyasi parti iktidarıyla karşı karşıyayız!

Olacak iş değil!

12 Yıldır AKP iktidarı Milli eğitim politikamızı yönetiyor.

12 Yıldır tek başına iktidar olan ve her istediği politikayı istikrarlı(!) bir şekilde yürüttüğünü iddia eden bir siyasi parti iş başında.

Bu ne yaman çelişkidir?

Daha dört yıl önce 2023 Vizyonu iddiasıyla aldığınız kararın tam aksi istikametinde bir uygulamayı, yine aynı pişkinlikle eğitim çalışanlarının önüne nasıl getirebiliyorsunuz?

Öğretmenlerimizin ve toplumumuzun algısına hakaret ediyorsunuz!

Kendinize gelin ve bir an önce eğitim çalışanlarını huzursuz eden ve eğitim ortamlarını içinden çıkılamaz yeni bir karmaşaya sevkedecek olan böylesi bir uygulamayı gündeminizden çıkarınız.

Defalarca söyledik, bir kez daha tekrar ediyoruz: Rotasyon uygulaması, iş verimliliğinin artırılması amacına katkı sağlamayacaktır. Rotasyonu savunanlar, bir yerde uzun yıllar görev yapmış olmanın iş verimliliğini azalttığını iddia etmektedir. Oysa ki, öğretmenlerimiz, her yıl yeni bir öğrenci ve veli profiliyle muhatap olmaktadır. Yani öğretmenin, her yıl muhatap olduğu koşulları yenilenmektedir. Dolayısıyla bu gerekçeyle öğretmelere rotasyon uygulaması geçersiz kalmaktadır.

MEB yanlış atama ve nakil politikalarıyla tayinleri yapamaz duruma gelmiş ve bu açmazdan kurtulabilmenin yolu olarak da rotasyona yönelmiştir.

Eğer Bakanlık olarak yaşanan tayin ve atama problemini aşmak istiyorsanız bunun başkaca yolları vardır: Her il özelliğine göre hizmet bölgelerine ayrılır, o bölgenin mahrumiyet derecesine göre de görev yapan öğretmene tazminat ödenir. Böylece taşradan merkeze doğru ödenen kademeli tazminat ücretiyle, belli eğitim bölgelerinde yaşanan öğretmen sıkıntısının önüne geçilmiş olur.

Ayrıca biliyoruz ki, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşanan öğretmen açığı da sıklıkla gündem oluşturmaktadır. Bu problem, hem eğitimi aksatmakta hem de bölgede görev yapan öğretmenlerimizin çok uzun yıllar tayin taleplerinin karşılanamamasına neden olmaktadır. Bu problemin çözünü için de Zorunlu Hizmet Tazminatı uygulaması getirilmelidir. Bu çerçevede; belirlenen hizmet alanlarından 1. Hizmet bölgesine zorunlu hizmet kapsamında atananlara 1 brüt asgari ücret, 2. Hizmet bölgesine atananlara 1,5 asgari ücret, 3. Hizmet bölgesine atananlara 2 brüt asgari ücret tutarında tazminat ödenmelidir. Ayrıca bu bölgelere isteğe bağlı olarak atananlara da zorunlu çalışma kapsamında atananlara ödenen tazminatın yarısı kadar ücret ödenmelidir. Böylece hem bölgenin öğretmen açığı giderilecek, hem de bölgede görev yapan öğretmenlerimizi emeklerinin karşılığını almış olacaklardır.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı’ya çağrıda bulunuyoruz;

“Dün dündür bugün bugündür” diyemezsiniz. 18. Milli Eğitim Şurası kararlarının altında iradesi bulunan ve sizden önce oturduğunuz makamı işgal eden Nimet Çubukçu da sizin mensubu bulunduğunuz partinin ve Hükümetin programını uyguluyordu. Bu nasıl bir mensubiyet ve siyaset anlayışıdır ki, her Bakan değişikliğinde, temel konularda bu derece farklı pozisyon alınabilmektedir. Siyasi etik açısından böylesi bir tutumun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ciddiyetiyle bağdaşmadığını ifade ediyor ve sözkonusu yönetmelik taslağının yeniden değerlendirmesini istiyoruz.

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.