Öğretmenlik Kadroları MEB’e Emanettir

Öğretmenlik Kadroları MEB’e Emanettir

Sahte diplomalıların açığa çıkarıldığı gibi bunların da bir an evvel açığa çıkarılması gerekiyor. İbret-i alem için. Ve felah-ı öğretmenlik için. Ve öğretmenlik kadrolarının yani emanetin emin ellerde olduğunu göstermek için. Ve yeniden eğitim camiasında GÜVENİ tesis edebilmek için...

 Son günlerde, eğitim camiasında üzerinde en çok durulan ve konuşulan mevzu, diplomasının sahte olduğu tespit edilen öğretmenler olmuştur. Sahte diplomalı öğretmenlerin ilk (bakan ) ağızdan ilanı ve   ifşası; camianın iç-dış paydaşları ile birlikte buz kesilmesine ve şoka girmesine neden olan bir hadise olarak, ulusal basın ve medyanın da ilgi ve dikkatini çekip ülke sathında geniş yankı uyandırmıştır. Ve MEB, ülke sathında geniş yankı uyandıran, camiayı derinden sarsan bahsolunan hadiselerin daha başka yerlerde de olabileceği endişesi ve kaygısı ile geniş çaplı inceleme ve araştırma çalışmalarını, illere bir yazı göndererek ivedi ve doludizgin bir şekilde başlatılmasını istemiştir.

Bu bağlamda, silsile ile sırasıyla önce öğretmenleri, okulları, ilçe müdürlüklerini ve il müdürlüklerini; öğretmenlerin öğrenim bilgilerini, belge ve MEBBİS üzerinden kontrol amacıyla araştırma-inceleme çalışmalarına dahil etmiştir. Yapılan araştırma-inceleme çalışmaları kapsamında ise görevdeki bazı öğretmenlerin diplomalarının sahtelikleri tespit edilmiştir. MEB, bu öğretmenler hakkında önce idari olarak, görevden alma işlemi başlatmış ve başlatılan işlemin sonunda öğretmenlik ile ilişkilerini tamamen kesmiştir, daha sonra ise olayın adli boyuta taşınması için ilgili savcılıklara suç duyurusunda bulunmuştur. Sahte diplomalı bu kişilerin, bu diplomalar ile atanıp daha sonra icra etmiş oldukları öğretmenlik mesleği boyunca bugüne kadar elde ettikleri maddi kazançları da, devlete yasal faizi ile geri ödettirilecektir. Görülmektedir ki, yapılan hatalı ve yanlış bir iş, hiç kimsenin yanına kar olarak kalmıyor. Yanlış ve hatalı bir iş, önce kar ve rant olarak görülebilir, sonra o yanlışın ve hatanın foyası meydana çıktığında katmerli zararı (maddi-manevi) ortaya dökülüveriyor. Nitekim, katmerli yalanlarla dolu söz konusu hadise ile ilgili süreçte, anlattıklarımız görülmüştür ve görülmektedir. Bilinmektedir ki, illerde, bu kapsamda yürütülen araştırma-inceleme çalışmaları hala devem etmektedir.

Sahtekarların, fersah fersah ödeyecekleri bedel, hayatları boyunca yakalarını bırakmayacaktır. Ve felaha-feraha asla eremeyeceklerdir. Bu sahtekarlara karşı bu denli sert ve keskin bir dile sahip olmamda tek neden ise ülkemde DOĞRU DİPLOMA ile atanamamış olan öğretmen aday adayı (DOĞRU DİPLOMA ile atama bekleyen öğretmenleri, MEB’in öğretmenlerin adaylık sürecini salkım saçak ettiği yeni düzenlemesinden sonra böyle çağırır oldum) sayısının 400 bine ulaşmış olmasıdır. Az buz değil, takriben 400 bin aday adayı öğretmen, MEB’e kapılanmak için sıra olmuş, 2 yıldır-5 yıldır-bilemediniz 10 yıldır atanmayı bekliyorlar belki de. Ama gelin görün ki, YANLIŞ DİPLOMALILAR, belki de yıllarca norm kadroları işgal ederek, yüzlerce insanın hakkına girmişlerdir. Yüzlerce kişinin, kaderi ile oynamışlardır. Bir kez daha görülmektedir ki, her aday adayı öğretmen, yanlış diplomalıların MEB’in öğretmenlik kadrolarını işgaline izin vermemek için felah-ı öğretmenlik çatısı altında birleşmelidir. Çünkü, bilmelidirler ki, öğretmenlik kadroları doğru diplomalıların hakkıdır. Yanlış diplomalıların hakkı asla olamaz. Ama gelinen noktada, yanlış diplomalılar, doğru diplomalıların ellerinden haklarını almışlardır. Belki de, yanlış diplomalıların doğru diplomalıların ellerinden haklarını alma işlemi, göz göre göre olmuş olabilir. İşte felah-ı öğretmenlik, 400 bin öğretmenin hakkı olan öğretmenlik norm kadrolarının korunup kollanması ve bu kadroları yanlış diplomalılara yedirmemek için sathı müdafaa olacaktır diye düşünüyorum. HERKES, ŞUNU AKLINA YAZMALIDIR, MEB ÖĞRETMENLİK KADROLARI, İN CİN TOP OYNARKEN HİÇ KİMSENİN AT KOŞTURABİLECEĞİ BABASININ ÇİFTLİĞİ DEĞİLDİR...

Ayrıca, şunu da üzülerek belirtmem gerekiyor. Öğretmenlik kadroları, MEB’e emanettir. MEB, bu kadroları koruyup kollamak ile mükelleftir. Ama ne yazık ki, sahte diplomalıların öğretmenlik kadrolarını nasıl işgal ettiğini görmüş olduğumuz şu süreçte, MEB azımsanmayacak sayıdaki öğretmenlik kadrolarını koruyup kollayamamıştır. MEB, doğru diplomalıların kendisine emaneti olan bu kadroları, merkez ve taşra teşkilatında belli unvanlarla çalışan ya da çalışmış olan bir kısım ilgili ve yetkili kişilerin göz yumması sonucu yanlış diplomalılara yedirmiştir. Bu bakımdan, MEB tarafından gerekli müdahalenin ve ihtimamın zamanında yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yine de, yapılan bu gecikmeli müdahale önemlidir ve sahte diploma ile bir kişinin öğretmen olarak görev yapmasında sorumluluğu olan herkese uzanarak devam ettirilmelidir. Sahte diploma ile öğretmenlik yapmayı göze alanların da, bunlara göz yumanların da, yaptıkları ve çevirdikleri bu yanlış iş, yanlarına kar kalmamalıdır. YARGI ÖNÜNDE HESAP VEREREK, BEDELİNİ ÖDEMELİDİRLER...

Evet, sahte diplomalılar için bu sürecin hem adli hem de idari boyutu olacak. Pekala, bunlara yardakçılık yapan, göz yuman, belki de organize şekilde çalışarak çeşitli dolaplar ve işler çeviren, merkez ve taşra teşkilatlarında belli unvanlarla çalışanlar ve çalışmış olanlar için ne gibi süreçler işletilecek? Ama önce sahte diplomalıların açığa çıkarıldığı gibi bunların da bir an evvel açığa çıkarılması gerekiyor.

İbret-i alem için.

Ve felah-ı öğretmenlik için.

Ve öğretmenlik kadrolarının yani emanetin emin ellerde olduğunu göstermek için.

Ve yeniden eğitim camiasında GÜVENİ tesis edebilmek için...

Süreç; ancak boyut atlayıp öğretmenlik kadroları üzerinde, ilk atama başta olmak üzere türlü yer değiştirme dönemlerinde yıllarca organize biçimde dolap ve iş çevirmiş olan kişilere dokunulduğunda, kendini sonuç alıcı ve iş bitirici bir şekilde gösterebilecektir. Yoksa, ileride yeniden aynı hadiseler ile baş başa kalabiliriz. Organize olmuş ve çeteleşmiş bir biçimde, öğretmenlik kadroları üzerinde çevirmiş oldukları dolaplarla kul hakkı yiyen yılanların başını almanın vaktidir bence.

Sayın Nabi AVCI’nın yukarıda değinmiş olduğumuz konu üzerindeki konuşmalarından, çevrilen bu işlerin ve dolapların ucunun kaçırılmadan kararlılıkla aranacağını anladık. Dileriz; doğru anlamışızdır ve herkesin, ipliği pazara çıkar. Yoksa, camiamızda bir müddet sonra yanlışlar ile doğrular iyice birbirine girecek. MEB, dosdoğru görünmek istiyorsa, bir an evvel şu günlerde harekete geçtiği gibi harekete geçmeli. Yanlış yapanın; siyasetine, sendikasına, ideolojisine, dinine, ırkına bakmadan gözünün yaşına bakmamalıdır. Bu bağlamda, MEB, bünyesindeki çalışanlarına ve buna aday olanlara, iki tür nazarda bakarak değerlendirmeyi kulağına küpe etmelidir:

1-      DOĞRU İŞ YAPANLAR

2-      YANLIŞ İŞ YAPANLAR

UNUTMAYINIZ Kİ, MEB’İN HER İŞ VE İŞLEMİ , DOĞRU İŞ YAPANLARIN ELLERİNDE DAHA EMİNDİR...                                                            

MEB, NE KADAR ÇOK DOĞRU YAPTIĞI İŞ İLE ANILIR VE HATIRLANIRSA, İŞTE O ZAMAN EL-EMİN OLUR...

TÜM ANLATTIKLARIMIZ BAĞLAMINDA VE YAŞADIĞIMIZ OLAYLAR KARŞISINDA MEB EL-EMİNDİR, DİYEBİLİYOR MUSUNUZ?

EL-CEVAP: ..............................................................

Saygılarımla...

 

Yahya ASLAN

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.