İşi Ehline Teslim Etmek!

İşi Ehline Teslim Etmek!

Edebiyat mezunu gençler, günlerdir sosyal medyada seslerinin duyurmaya; zaman zaman Ankara’ya gidip yetkililere ulaşmaya çalışıyorlar.

 Çoğu zaman iyi organize olup özellikle twitterda birinci sıralarda gündem yaratıp belli bir başarı da elde ediyorlar.

Bunların çoğu bizim de öğrencilerimiz oldukları için bizden de zaman zaman destek istiyorlar. Ancak ulaşmak istedikleri kişilerin gündemlerinde kaçıncı sırada yer alıyorlar bugüne kadar bunu test etmek mümkün olmadı.
Hâlâ da bütün uğraşları ve gayretleri bu yönde!
Peki, nedir dertleri?
Elbette âdil bir gelecek istiyorlar.
Az değil Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun olanların sayısı bugün elli binlere dayanmış durumda!
Düşünün!
Okuyabilen…
Yazabilen…
Sosyal yönü güçlü…
Hareketli…
Düşünen…
Hayal kuran…
Cevval… Sevgi ve saygı dolu binlerce genç!…
Tek dertleri ise öğretmen olmak…
Bu ülkeye canla başla hizmet etmek…
Elbette 44 bin edebiyat adayını öğretmen olarak istihdam etmek imkânsız!
Gençler de bunun farkında…
Ama…
En azından kendilerini tatmin edecek bir rakam istiyorlar…
Dahası asıl dertleri Osmanlıca Türkçesi dersi!..
Bu dersin muhatabı olarak kendilerini görüyorlar…
Bu dersi en iyi biz veririz diyorlar…
Haklılar mı?
Elbette!…
Çünkü Türk Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin eğitim-öğretim aldıkları dört yıl boyunca en babayiğit derslerinin başında Osmanlıca gelmektedir.
Osmanlıca, Türk Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin âdeta baraj dersidir.
Bu ders, dört yıl boyunca onların en yakın dostudur.
Hatta bütün edebiyat derslerin bir nevi çıkış kaynağıdır.
Şiirler, öyküler, romanlar… Ve daha nice edebî metinleri Osmanlıca aslından okurlar.
Zevk-i selimleri Osmanlıca sayesinde zenginleşir.
Osmanlıca ile birlikte estetik beğenileri artar…
Kısaca edebiyat öğrencileri Osmanlıca derslerini iyi öğrenmezler, aynı zamanda Osmanlıca metinlerden geçmişin estetik dünyasına akarlar…
Her bir Osmanlıca metin onlar için ayrıca bir medeniyet kaynağıdır.
O nedenle zengin içerikli edebiyat metinlerini onlar daha iyi bilirler!..
Onların belleklerinde kupkuru metinler yoktur.
Edebiyat öğrencilerindeki Osmanlıca bellek; hayal gücünü zenginleştiren, düşünceye sevk eden, sanatı aydınlatan, ruhu güzelleştiren ve de en önemlisi gençlere okumayı sevdirecek bir dünyanın kapısını aralayan bir hafızadır.
Şimdi bu zengin dünyayı edebiyatçılar dışında kim sevdirebilir ki?
Çünkü mesele liselerde Osmanlıca Türkçesi dersini öğretmek değil ki!
Asıl sorun gençlerimize atalarının kullandıkları oldukça zengin muhtevalı bir dili sevdirmek ve bu dilin aracılığıyla geçmişe rengârenk bir yolculuk yaptırmaktır!
Okumaktan kaçan bir nesle kupkuru Osmanlıcanın yer aldığı bir öğretim modeli empoze edilebilir mi?
Yetkililere sesleniyorum!..
Gençlerimizi Osmanlıcayla tanıştırmak, onlara geçmişimizi sevdirmek istiyorsak lütfen edebiyatçılara öncelik verin!…
Gençlerimiz, edebiyatçıların önderliğinde geçmişin zengin dünyasına açılsınlar…
Osmanlıca şiirler…
Osmanlıca öyküler…
Osmanlıca şarkılar…
Osmanlıca denemeler…
Osmanlıca romanlar…
Yani Osmanlıca edebi ve estetik metinlerle…
Büyük bir medeniyet dünyası edebiyatçılarla daha da güzelleşmez mi?
Anahtar edebiyatçılar değil midir?
Verin bu dersi bizim çocuklara…
İşi ehline teslim edin…
Genç neslimizle geçmişin muazzam medeniyeti arasında en büyük köprüyü onlar kursunlar!…

Prof. Dr. Zeki TAŞTAN/ Akademi Rehberi

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.