Japonya ve Türkiyenin Eğitim Sistemi Farklılıkları 1

Japonya ve Türkiyenin Eğitim Sistemi Farklılıkları 1

EĞİTİM VE KAMU YÖNETİMİ AÇISINDAN JAPONYA EĞİTİM SİSTEMİ İLE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE BAKIŞI 1

 Japonya  ve Japonlar her zaman Türk Milletine yakın bir ulus olarak görülmüştür.Japonların çalışkanlığı ve disiplini bize örnek olmuştur.Japon eğitim sistemi bir çok eğitimci için de önemli bir sistemdir.

 

  Japonya,Uzakdoğu’da bir adalar ülkesidir.Uzun bir ülkedir.Kuzeyi Sibirya’ya kadar uzanır ve güneyi yengeç dönencesine kadar....Yüzölçümü  olarak 378.000km, nüfusu 122 milyondur.Ve bu nüfus o yüzölçümüne göre çok fazladır.Devlet  ve siyaset yapısı demokratik, laik, hukuk devleti ilkeleri üzerine oluşturulmuştur.

  Etnik olarak bütünlük vardır, azınlık sorunu yoktur,Günümüzde önde gelen gelişmiş ülkeler arasında yer alır, teknoloji sahasında ileridir.İkinci dünya savaşının yenilen ülkesinden bir büyük dünya devleti ortaya çıkmıştır.Esas bu olayda Kore savaşınında etkisi büyüktür.Kore savaşına silah gönderebilmek için Japonya’da silah fabrikaları kuruldu.Amaerika,Japonlara silah ürettirip onlara yüksek teknolojiyi transfer etti...

 

  Japonya’nın eğitim sistemini anlmak için yönetim şekline her açıdan bakmak gerekirJaponya’nın yönetim şeklide çok farklıdır.Bizim gibi imparatorluktan gelen bir yapıya sahiptir.Japonya’da devlet teşkilatı merkez yönetimi ve taşra yönetimi şeklinde teşkilatlanmıştır.Bu klasik bir sistemdir ama uygulamada farklıdır.

  Merkezi yönetim başta sembolik yetkileri olan, ülkenin birlik ve bütünlüğünü temsil eden İmparator olmak üzere yasama-yürütme-yargı şeklinde güçler ayrılığı ilkesine uygun olarak teşkilatlanmıştır.

  Yasama organı temsilciler meclisi ve senato olmak üzere iki meclisten oluşur.

Yürütme organının başı olan başbakan parlemento tarafından seçilmektedir.

Merkezi yönetim bakanlıklar şeklinde örgütlenmiştir.

 

  Japonya’da yerel yönetimler,Vilayet(İl) yönetimleri ve Belediyelerden oluşmaktadır.

Ülke 47 vilayete bölünmüş ve her vilayetin başında vali bulunmaktadır.

Modernleşme süreci içersinde yönetim yapısı kıta Avrupasından esinlenerek koyu bir merkeziyetçi sistem üzerine oturtulmuştur.Burada Fransa ve Almanya sistem olarak örnektir.

  2. Dünya Savaşından sonra müttefik güçlerin etkisi ve düzenlemesi ile adem-i merkeziyetçi şekle dönüştürülmüştür.Burada biiz ilgidiren durumda vardır.Ve Milli eğitim açısındanda bize bir örnektir. Bu düzenlemeler ile merkezi hükümetin taşra birimi olan vilayetler, yerel yönetim haline gelmiştir.Bunun sonucunda daha önce merkez tarafından atanan valiler seçimle iş başına  gelmeye başlamıştır.

  Ayrıca seçimle işbaşına gelen il meclisleri oluşturulmuştur ve vilayetler özerk bütçe sahibi olmuştur.Vilayetlere vergi gelirlerini toplama yetkisi verilmiştir.

  Belediyeler  ise bir yerel yönetim birimi olarak vilayetler bünyesinde teşkilatlanmıştır.

Ülke genelinde toplam 3236 belediye bulunmaktadır.

Belediye teşkilatları:Şehir belediyesi,Kasaba belediyesi,Köy belediyesi şeklinde oluşturulmuştur.

  Belediye teşkilatının başı belediye başkanıdır.En yüksek karar organı belediye meclisleridir.Belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri seçimle işbaşına gelmektedir.

Belediyeler mahalli ve müşterek ihtiyaçları karşılama görevini üstlenmektedirler.

 

  1946 öncesi dönemde Prusya sisteminden etkilenerek düzenlenen yerel yönetim örgütlenmesinde yerel yönetimin insiyatifi azdı ve merkezin sıkı vesayeti altında bulunuyordu.

  1946 sonrasında demokratikleşme ve adem-i merkeziyetçilik ilkelerinin etkisi ile Anglo Amerikan sisteme göre yeniden düzenlenmiştir.

Bu düzenlemelerde üç nokta hayata geçirilmeye çalışılmıştır:yerel meclislere daha fazla yetki verilecek insiyatifleri arttırılacak

  Vatandaşın yönetime katılabilmesi için valileri belediye başkanlarını ve meclis üyelerini halk seçecek.

  Tarafsız seçim kurulları ve denetleme kurulları oluşturulacaktır.Yerel düzeyde yönetimin etkinliğini sağlamak için  merkezi yönetimin elindeki bazı yetkiler yerel yönetimlere devredilmeye başlanmıştır.

Bunun için kanunlar çıkartılmıştırYerel yönetimler mali yönden güçlendirilmeye çalışılmıştır.Yeni vergiler konulmuştur.

 

  Japonya eğitim sistemi dünyanın en iyi eğitim sistemleri arasındadır. Japonya’da zorunlu eğitim 9 senedir.

  Japonya’da asgari düzeyde eğitim görmüş insanlar bile birçok alanda yeteneğe sahipdirlerÖğretme yeteneği çok gelişmiştir...Yabancılara gönüllü bedava Japonca dersleri verilmektedir.Bir çok belediye ve gönüllü kurum bunları belediye binalarında kominkan denilen yerlerde yapmaktadır.Her türlü bilgi ve beceri bu kominkan denilen eğitim bilim merkezlerinde verilmektedir.Belediyeler burada çok etkindir.

 

  Japon eğitiminin felsefi temellerinin nedeni olan Nihon no Kokoro (Kalbim Japonlarla) kavram ve inancına dayanır.(Kokoro:Kalp,gönül,insanlık,ruh,aşk ,içtenlik).İçten vatanına bağlılık söz konusudur.

   En önemli temel eğitim hedefi çocukların gönlünü zenginleştirmektir. Ve onlara müthiş bir duygu birikimi yaratmaktır.Büyük bir ahlak duygusu uyandırırlar.Bilgi ve beceri vermek daha az önemlidir.Önemli olan ahlakın yaratacağı o müthiş duygu sonunda gelecek olan bilgidir.Bilgi ahlaklı ve duygulu olana gelir.

   Japon eğitim sistemi yaratıcılığı, zihinsel güçleri ve düşünme-tartışma yeteneğini artırmaktan öte, görevini güvenilir şekilde yerine getirecek toplumsallaştırılmış teknik başarısı olan disiplinli çalışan kuşakları yetiştirmeye yöneliktir.(Gedik,2000.Akt:Ada,2009)

   Japonlar, yüzyıllar boyunca Çin Uygarlığı’nın  etkisi altında kalmıştır.Özellikle budizmin etkisi görülmektedir. Bu durum yazı sistemlerinde, inanış biçimlerinde, resim,savuma sanatları ve el sanatlarında açıkça kendini belli etmektedir. Japonların etkisi altında kaldıkları toplumlardan bir diğeri de Koreliler olmuştur (Braudel, 2001; Lee ve İlhan, 1989,Aktaran:Uçar,2004).

   Japon İmparatorluğu’nun kuruluşu M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanır. Japonya’da toplumla ilgili ilk yasal düzenlemeler 6.yüzyılda Prens Sohotoku’nun 17 maddelik anayasası ile 701 yılında yürürlüğe konan Tahio Anayasası’na dayanmaktadır. Konfüçyüsçü görüşün egemen olduğu bu anayasalar, 1868’deki Meiji Restorasyonu’na kadar Japon yasalarının temelini oluşturur.

 

 

  Japonların %95 ilköğretim mezunudur. Bu öğrenim boyunca matematik, bilgisayar ve Japoncayı iyi öğrenirler.

  Japonya’da milli eğitim 1872’de devletin ülke çapında ilk ve ortaokullar açmasıyla başlamıştır. 1866’da her çocuğun ilkokula üç veya dört yıl boyunca devam etmesi zorunlu, 1900’de ise parasız hale getirilmiştir. İlkokul için zorunlu eğitim süresi 1908’de 6 yıla 2.dünya savaşından sonra ise, ilk ve orta öğretimi kapsayan zorunlu eğitim süresi 9 yıla çıkarılmıştır. Bu uygulama halen sürmektedir.Düşünün bu sisteme hiç dokunulmamıştır.Bizde ise devamlı bir değişim söz konusudur.Asla siyaset eğitime bulaştırılmaz.Din ve eğitim birbirinden ayrılmıştır.Öteki budist ve asyalı ülkelere sistemleri benzemez.Müthiş bir çağdaşlaşma hakimdir.

   Bugünkü eğitim sistemin temel yapısı ve prensipleri,  1947 ile kabul edilen Temel Eğitim Kanunu ile belirlenmiştir.Eğitim sisteminin esas amacı; insan haklarına sevgi gerçeğine  ve barışa saygı duyan, barışçı ve demokratik bir milletin kendine güvenen insanlarını yetiştirmektir.Bu sistem bugün sanayinin devi olan Japonya için çok önemlidir.

   Japon eğitim kurumları örgüt ve program açısından Taiho Anayasası ile sistemleştirilmiştir. Bu düzenlemede sadece soylu sınıflara hitap eden bir eğitim sistemi öngörülmüş ve devlet için memur yetiştirmek amaçlanmıştır. Buna göre, yüksek derecedeki devlet memurlarının çocukları 9 yıllık bir eğitimden geçirilmesi(Değişiklikler kitabı,Belgeler kitabı,şiirler kitabı,törenler kitabı,ilkbahar ve son bahar yılları,etimolojik sözlük,dört kitap-konfüçyüs öğretileri:yardımseverlik,adalet,cömertlik,bireysel bütünlük esaslarına dayalı) sıradan halk çocukları için ise Konfüçyüs’ün klasiklerinden olan “Hayırlı Evlat Kitabı”nın her evde bulunması ve sürekli okunması öngörülmüştür.(Güvenç ve diğ., 1990,Akt.:Uçar.2004).Burada geçmişle olan eğğitim bağında hiç kopma yoktur.Fakat din ile eğitim arasında çok profesyonel bir ayrılış söz konusudur.Her iki konuda biribirinin konusa asla girmez.Burdan bizler ders çıkarmalıyız.

   12.yüzyıl ile 16.yüzyıl arası, Japonlar’ın ortaçağı olarak nitelendirilmektedir. İç savaşlar ve kargaşanın yaşandığı bu dönemde, yeterli sayıda öğrenci bulunamadığı için 1300 civarında eğitim kurumu kapanmıştır. Kapanmayanlar da ise dönemin anlayışına uygun olarak, savaş eğitimi üzerinde odaklanılmıştır.Bu devir çok parlak olmasa da ilk ders kitapları bu döneme rastlar.

   Bu durum ailesi ve atalarının onuru için kendini seve seve ölüme atabilen güçlü savaşçıları (samurai) ortaya çıkarmıştır.Bu zamanımızın cesur girişimci Japon işadamlarının oluşmasında örnek modeldir.

   Japon eğitim süreci ve tarihi açısından pek parlak olmayan bu  dönemde ilk ders kitaplarının yayımlanmasına başlanmış (14.yüzyılı ilk yarısı), savaş sanatı  derslerinin yanında güzel yazı (hattatlık), ahlak, edebiyat ve tarih dersleri verilmiştir (Güvenç ve diğ., 1990; Erdoğan, 2003,Akt:Uçar,2004).

Eski Japon eğitim sistemi ile Osmanlı eğitim sistemi arasındada benzer bağları görmekteyiz.İmparatorlukdan gelen bütün milletlerden savaş ve eğitim yani askerlik eğitimi ayrılmaz bir parçadır.Askerlerin eğitimdeki ağırlığı belli bir zaman sonra Japon ve Türk tarihindede etkisini azaltması için mücadeleler olmuştur.

   

 

 

                                      Eşref ARISOY

                      Felsefe Öğretmeni(Tekirdağ Ergene Meb)

                     Kentsel Politika Planlama ve Yerel Yönetimler Uzmanı

                                      Ve  Meb Şube Müdürü Adayı

 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.