Eğitim Sen'den , ŞOK Suç Duyuruları

Eğitim Sen'den , ŞOK Suç Duyuruları

Eğitim Sen'den , ŞOK Suç Duyuruları !

Eğitim Sen, Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu
 
  
 
Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız’ın “Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’nın Eğitimde Yaşanan Sorunları Çözmek Yerine Eğitim ve Bilim Emekçilerinin Emeğini AşağılamasınıProtesto Ediyoruz!” başlıklı açıklama metnidir.08.06.2012
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitim-öğretim yılı boyunca her fırsatta eğitim emekçilerinin
emeğini küçümseyen, yanlış bilgilerle öğretmenlerin “üç ay tatil yaptığını”, “az çalışıp çok
para kazandığını”, “öğretmenlerin niteliksiz olduğunu ve az derse girdiklerini” iddia etmiş, 300
bini aşkın ataması yapılmayan öğretmene “başka iş bulmalarını” tavsiye ederek bütün eğitim
emekçilerini karşısına almaktan çekinmemiştir.
 
Bakan Dinçer, eğitim öğretim yılı boyunca gazete ve TV’lere yaptığı her açıklamada, eğitim
sisteminde yıllardır yaşanan kronik sorunların sorumluluğunu, gerçeği yansıtmayan verilerle
öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin üzerine yüklemek istemiş, çoğu zaman kullandığı ifadelerle
ülkenin dört bir yanında fedakarca çalışan eğitim emekçilerinin emeğini aşağılamaktan
çekinmemiştir.
 
Eğitim emekçilerine yönelik suçlamalar sadece Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamaları ile sınırlı
kalmamıştır. Kamu emekçilerinin toplusözleşme görüşmeleri sırasında Başbakan; “Bir öğretmenin
en düşük olanı 1624 lira alıyor. Haftada 15 saat karşılığı alıyor. Peki, düz bir memur ne kadar
çalışıyor? 40 saat. Bir de tatili var. Yılda iki ay. Düz memurun tatili 20 gün. Bu haksızlık değil mi?
” şeklindeki büyük tepki çeken açıklamasıyla, tıpkı Milli Eğitim Bakanı gibi, eğitim emekçilerinin
taleplerinden ve haklı mücadelesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Gerek Bakan Dinçer’in,
gerekse başbakanın her köşeye sıkıştıklarında eğitim emekçileri ile halkı karşı karşıya getirme
çabaları, kelimenin tam anlamıyla ucuz politika esnaflığı anlamına gelmektedir.
 
Başbakan’ın izinden giden Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, daha önce Türkiye’deki ilköğretim
öğretmenlerin yıllık 870 saatlerini okulda geçirdiğini, bu rakamın OECD ortalamasının 312 saat
altında olduğunu iddia etmiş ve öğretmenleri “az çalışmakla” suçlamıştır. Bu sözleri onaylarcasına
Başbakan’ın öğretmenlerin aldıkları ücreti tartışma konusu yapması ve bunun üzerinden politik
çıkar sağlamaya çalışması dikkat çekicidir.
 
Başbakana ve Milli Eğitim Bakanı’na bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, Türkiye’de öğretmenler
sadece derslere girmemekte, bunun yanı sıra, özellikle son yıllarda yaygınlaşan Toplam Kalite
Yönetimi, İlköğretim Kurumları Standartları (İKS) uygulamaları, TEFBİS, ADEY, RİDEF vb ek
işlerin yanı sıra, ders dışı zamanlarda ortalama 3600 anket sorusunu yanıtlamak, yine ders dışı
zamanlarda bakanlığın ödenek ayırmadığı okullara bağış toplamak için kermes düzenlemek vb gibi
çok sayıda angarya işlerle ders dışı zamanlarda da yoğun bir mesai harcamaktadır.
 
Gerek Başbakan, gerekse Milli Eğitim Bakanı, eğitimin niteliğinin eğitim emekçilerinin çalışma
ve yaşam koşullarıyla doğrudan ilişkili olduğunu unutmaktadır. Kaldı ki AKP’nin ve MEB’in asıl
derdi ne eğitim sisteminin sorunlarına kalıcı çözümler üretmek, ne de eğitim emekçilerinin çalışma
ve yaşam koşullarını iyileştirmektir.
 
Son 10 yıldır yaşadığımız sorunlar, eğitimde güvencesiz ve esnek istihdamın kalıcı hale getiren
politikaların hayata geçirilmesi şeklinde olmuştur. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak,
AKP’nin yıllardır katı bir şekilde uyguladığı sermaye yanlısı politikalar nedeniyle eğitim
 
2
 
emekçilerinin yüzde 80’i borç batağındadır ve üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda
bırakılmıştır.
 
Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı, Türkiye’de öğretmenlerin, eğitim ve bilim emekçilerinin ve diğer
kamu emekçilerinin aldıkları ücreti, çalışma ve yaşam koşullarını elbette çok daha iyi bilmektedir.
Buna rağmen her fırsatta eğitim emekçilerinin emeğine hakaret ederek, kamuoyuna yalan yanlış
bilgiler vererek ucuz politika esnaflığı yaparak, ülke yönetiminde ve eğitim sisteminde bugüne
kadar yaptıkları yanlışların üzerini örtmeleri mümkün değildir.
 
Gerçekleri yansıtmayan çeşitli bahanelerle politikalarına toplumsal rıza sağlayabileceğini sananları
bir kez daha uyarıyoruz. Sendikamızın, bin bir güçlükle görevlerini yerine getirmeye çalışan eğitim
emekçilerinin haklarının gasp edilmesine ve emeklerine hakaret edilmesine izin vermesi, sessiz ve
tepkisiz kalması mümkün değildir.
 
Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’nın öğretmenler hakkında sarf ettiği sözler, öğretmenlik
mesleğinin değersizleştirilmesi ve itibarsızlaştırılmasının yanı sıra, öğretmenleri hedef gösteren ve
eğitimcilere yönelik olarak yaşanacak olası şiddet girişimlerini teşvik eden nitelikte ifadelerdir.
 
Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı’nın yıllardır ülkenin dört bir yanında bin bir sorunla boğuşarak
görevlerini yerine getirmeye çalışan eğitim emekçilerine yönelik olarak söylemiş oldukları
aşağılayıcı ve hakaret dolu sözleri ve bizleri şiddetin olası hedefi haline getirme girişimlerine
karşı suç duyurusunda bulunuyor, meydanın boş olmadığını kendilerine bir kez daha hatırlatmak
istiyoruz. 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.