Kaymakamdan Sendika Başkanına Ağza Alınmayacak Küfürler

Kaymakamdan Sendika Başkanına Ağza Alınmayacak Küfürler

Kaymakamdan Sendika Başkanına Ağza Alınmayacak Küfürler

 Başka bir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz,

Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.

Gül ki sen, neşenle gülsün ay, güneş, toprak, deniz.

Ey Vatan gözyaşların dinsin, yetiştik çünkü biz.”

 

Yukarıdaki dörtlük “Mülkiye Marşı”ndan alıntı… “vatanın ve üzerinde yaşayan halkın gözyaşlarını dindirmek” için yola çıkan bir insanın, hizmet etmekle yükümlü olduğu vatandaşlarını hakaret ve küfürle gözyaşlarına boğması ne kadar da ironik…


Sivas Yıldızeli’de 19.09.2015 tarihinde saat 09.00’da “Gaziler Günü” münasebetiyle kaymakamlık binası önünde yapılan tören sonrasında ilçe milli eğitim müdürlüğü makamında kaymakam tarafından, tören esnasında Sendikamızın serbest kıyafet eylemine uydukları için İlçe Temsilcimiz ve yönetim kurulu üyelerine ağza alınmayacak ağır ve galiz küfürlerde bulunulmuştur.

 

Kaymakam tören alanında tokalaşırken serbest kıyafet eylemi kapsamında takım elbiseli ve kravatlı olmayan İlçe Temsilcimize ve yöneticilerine yönelik “hiç hoş olmuyor bana tavır mı alıyorsunuz yoksa kafa mı tutuyorsunuz” hitabına karşı İlçe Temsilcimiz, “Hayır efendim kafa tutma gibi bir davranışımız söz konusu olamaz” şeklinde cevap vermiş, akabinde İlçe Temsilcimiz yanlış anlamaya mahal vermemek için “Sayın Kaymakamım müsait iseniz törenden sonra görüşebilir miyiz?” şeklinde görüşme talebinde bulunmuştur.


İlçe milli eğitim müdürünün makamındaki görüşmede ise kaymakam tarafından daha önce uyarıldıklarına rağmen serbest kıyafet eylemine devam ettikleri ikazına maruz kalan sendikamız yöneticileri, mahkeme kararlarına da atıfla sendikal eylemden ibaret davranışlarını savunmakta ısrar edince kaymakam, “Si…m sendikanızı…Göreceğiz, genel merkezinizin ne kadar arkanızda durduğunu göreceğim… Bana kafa mı tutuyorsunuz!; Pantolonun altında kiminkinin kalın olduğunu göreceğiz, bir yıl sonra siz mi kalacaksınız ben mi kalacağım sizin sendikanız varsa benim de Valim var” şeklinde ağır ve galiz küfürler ve tehditler sarf etmiştir. Bu müessif olaya ilçe milli eğitim müdürü de şahit olmuştur.


Görünen o ki kaymakamın “vatan aşkı”yla çarpan (tüm iyi niyetimizle öyle olduğunu varsaydığımız) kalbi, vatandaş karşısında ağzına söz geçiremiyor. Yoksa sivil toplum kuruluşunun, ülkenin en büyük sendikasının temsilcilerine galiz küfürler savurmazdı.


Eğitim-Bir-Sen Genel Yönetim Kurulu’nun 15.03.2013 tarih ve 197 sayılı kararıyla; kamu görevlilerinin Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesindeki yasak ve sınırlamalara uymadan kamu hizmeti sunmaları konusunda sivil itaatsizlik kararı alınmıştır. Söz konusu tarihten bu yana Sendikamızca her platformda ve ortamda, 1982 model darbe dönemi dayatması olan yönetmelikteki sınırlamaları dikkate almaksızın milletimizin değerlerine ve genel kabul görmüş kılık-kıyafet şekillerine uygun olarak, herkesin tercihlerine saygı gösterilmesi kaydıyla inançları ve/veya tercihleri doğrultusunda belirleyecekleri kılık-kıyafetle göreve gitmeleri konusunda alınan karar gereği; kamu görevlilerinin kılık-kıyafet özgürlüğü teminat altına alınıp, yasal ve yönetsel düzenleme yapılıncaya kadar sivil itaatsizliğin devam edeceği belirtilmiştir.


Anayasa Mahkemesi, 18.09.2014 tarihli kararında, sendika üyesi bir öğretmenin, sendikanın aldığı grev kararına uyup, greve gittiği için uyarma cezası ile cezalandırılması hukuka aykırı bulmuş ve Anayasa’nın 51. maddesinin ihlali saymıştır. Bu durum sendikanın aldığı eylem kararının ve buna iştirak etmenin hukuka uygunluğunun en üst mahkemece tescili demektir. Yine Danıştay 12. Dairesi, sendikanın aldığı karara uyan memura disiplin cezası verilmesinin, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’na ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise, 22.5.2013 gün ve E: 2009/1063, K: 2013/1998 sayılı kararıyla, iç hukuk hükmündeki uluslararası sözleşmelerin yasalarla çelişmesi durumunda sözleşme hükümlerinin öncelikli uygulanacağını kurala bağlayan Anayasa’nın 90/son maddesi uyarınca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin örgütlenme özgürlüğünü koruyan 11. maddesini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını esas alarak iş bırakan memura ceza verilemeyeceğine hükmetmiştir.


Hal böyleyken, uluslararası sözleşmelerin, Anayasa’nın ve mahkeme kararlarının hukuka uygun gördüğü bir konuyu, Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil etmekle görevli bir şahsın, kendisine karşı bir hareket olarak yorumlaması, idraki güç bir sığ düşünce örneğidir.


Kaymakam, ülkenin en büyük sivil toplum kuruluşuna sövmekle gerçekte Sendikamızın temsil ettiği 350 bin eğitim çalışanına sövdüğünün farkında mıdır? Kaymakam, temsil etmekle mükellef olduğu Türkiye Cumhuriyeti devletini içine düşürdüğü durumun farkında mıdır? Kaymakam, kendisini ne hâle düşürdüğünün farkında mıdır?


Sultan Abdülhamit Mekteb-i Mülkiye’nin müessisi olmakla iftihar eder, onun ismine daima “Şahâne” kelimesinin ilavesini arzu eylerdi. Her vesile ile mektebin “Zir-i Himayet-i Hazret-î Şehriyarî”de olduğunun ilânını arzu ederdi. Vatana ve halka hizmet edecek neferler yetiştirmesi için 150 yıldır üzerine titrenen bir kurumdan mezun birisi tarafından bu güzide kurumun şerefine leke sürülmemesi için İçişleri Bakanlığı’nın ağzı bozuk kaymakam hakkında gerekeni yapacağına kanaatimiz sonsuzdur. Bakanlık derhal harekete geçerek, kaymakam hakkında gerekli tahkikata başlamalı, soruşturma tamamlanıncaya kadar da görevden el çektirmelidir.


Sendikamız ve üyelerimiz adına kaymakamdan bir özür talep etmek hakkımız; ancak Yıldızeli Kaymakamını özür dilemeye davet etmiyoruz. Zira o ağızdan çıkan onca çirkin laftan sonra aynı ağızdan çıkacak özrün de hiçbir kıymeti harbiyesinin olmayacağını biliyoruz.

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.