Kriter Ne Olursa Olsun Üyemize ve Kendimize Güveniyoruz

Kriter Ne Olursa Olsun Üyemize ve Kendimize Güveniyoruz

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, Milli Eğitim Bakanlığı kanunu ile ilgili çekincelerini, tasarı aşamasındayken dillendirdiklerini, bu konudaki görüş ve önerilerini Meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda da ifade ettiklerini belirterek, “Aday öğretmenlerin ceza alması halinde ilişiklerinin kesileceğine ilişkin hükmü tasarıdan çıkarttırmayı başardık.

 Fakat geri kalan şekliyle yasa geçti ve Köşk’e çıktı. Biz kaygımızı pragmatist yaklaşarak, üyelerimizi merkeze alarak dile getirmedik. Bizim kaygılarımız, eğitim süreçlerinin zarar görmemesi içindir. Yönetsel görevlere talip olma kriterleri açısından yarışma usulünün olduğu yerde de, ehliyet ve liyakatin olduğu yerde de biz üyelerimize ve kendimize güveniyoruz. 2009-2011 okul yöneticiliği sınavları ve şube müdürlüğü sınavı bunu teyit etmektedir. Akademi gibi çalışıyor, üyeye de, ülkeye de kazandırıyoruz” dedi.

 


 

Herkesin ve Her kesimin Sendikasıyız

 

Eğitim-Bir-Sen Ankara 2 No’lu Şube’nin Gençlerbirliği Tesisleri’nde gerçekleştirdiği ‘genişletilmiş işyeri temsilcileri ve yöneticiler buluşması’ programında konuşan Ali Yalçın,  sendika olarak Türkiye’deki mevcut sendikal ezbere reddiye olarak kurulduklarını ifade ederek, sendikacılığı dar kalıplar arasına sıkıştıran, esnafın camı, milletin arabası ve kaldırımın taşıyla sorunu olan vandalist yaklaşımlarla anılan sendikacılığın en fazla zararı örgütlü kesimin haklı mücadelesine verdiğini söyledi.



 

“Sendikacılık, hakkını bilmek ve istemek; haddini bilmeyenler, hakkını da bilmiyorlar demektir” diyen Yalçın, şöyle devam etti:

 

“İnsanların zihinlerine hücum eden kirli fotoğraflarla sendikacılıktan insanları soğuttular. Hâlbuki sorunları çözmenin ve mesafe almanın yolu örgütlü olmaktan geçiyor. Örgütlü olmayan milyonların, örgütlü en küçük grup karşısında hiçbir etkinliği yoktur. Eğitim-Bir-Sen, sendikacılığı halkla buluşturmuş, emek ve ekmek mücadelesinde gözyaşı ve alın terinin renginin aynı olduğu gerçeğinden hareketle herkesin ve her kesimin sendikası olmayı başarmıştır.”



 

Hizmet Sendikacılığında Kimse Bizimle Aşık Atamaz

 

Milli Eğitim Bakanlığı kanunu ile ilgili görüş ve çekincelerini, tasarı aşamasındayken dillendirdiklerini kaydeden Ali Yalçın, “Üç noktada yoğunlaştırdığımız itirazlarımızın birincisi, okul yöneticilikleriyle ilgili 12 yıllık tecrübeden yola çıkılması ve yeni bir tartışma alanının açılmamasıydı. İkincisi, aday öğretmenlerin adaylık süresinin bitiminde yeniden sınav ve benzeri bir elemeye tutulmasıydı, buna, ‘öğretmenlerin öğrencilerine yoğunlaşmalarına engel olur’ diye itiraz ettik. Üçüncüsü, kariyer basamaklarıyla ilgiliydi, 2006’dan bu yana devam eden belirsizliğin bitirilmesi ve sürecin yeniden başlatılmasıydı. Bu konudaki yaklaşımlarımızı, Meclis Milli Eğitim Komisyonu’na katılarak aktardık. Aday öğretmenlerin ceza alması halinde ilişiklerinin kesileceğine ilişkin hükmü tasarıdan çıkarttırmayı başardık. Fakat geri kalan şekliyle yasa geçti ve Köşk’e çıktı. Biz kaygımızı pragmatist yaklaşarak, üyelerimizi merkeze alarak eğitimin genel menfaatlerinden soyutlayarak dile getirmedik. Bizim kaygılarımız, eğitim süreçlerinin zarar görmemesi içindir. Yönetsel görevlere talip olma kriterleri açısından yarışma usulünün olduğu yerde de, ehliyet ve liyakatin olduğu yerde de biz üyelerimize de, kendimize de güveniyoruz. 2009-2011 okul yöneticiliği sınavları ve şube müdürlüğü sınavı bunu teyit etmektedir. Yaptığımız çalışmalar, sınava hazırlık kitapları, kurslar, deneme sınavları üyelerimizin takdir ettiği, diğerlerinin ise imrendiği çalışmalardır. Hizmet sendikacılığında kimse bizimle aşık atamaz. Akademi gibi çalışıyor, üyeye de, ülkeye de kazandırıyoruz” şeklinde konuştu.

 


 

Yasanın Çıkmasına Neden Olanlar, Sezer’in Rektörlerine Özenen Yöneticilerdir

 

Yeni yasayla ilgili çıkan seslerin gerekçelerinin farklı olduğunu dile getiren Yalçın, şunları söyledi: “İtiraz noktalarımızı ve nedenlerimizi dile getirdim. Biz, ‘çocukların yedeği yok. Kaybedilecek her gün, çocukların hayatından alınıyor. Yeni gündemlere değil, öğrencilere yoğunlaşılmalı’ dedik. Öğrencilere yoğunlaşması gerekenlerin ilgi alanlarını başka yere kaydırmaları ve başka şeylere yoğunlaştırmaları işi bu noktaya getirdi. Gelinen nokta ortada. Bu yasanın çıkmasında üyelerimizin ve sendikamızın katkısı yok. Bu yasanın çıkmasına katkı sunanlar, işine bakmayıp işini bırakanlar; makamlardan güç alan ama makamlara güç katmayanlar; yönetimlerden yük almak yerine işini savsaklayıp yönetimlere yük olanlardır. Sezer’in rektörlerine özenip öğrencileri okul gezisi yerine Taksim Gezi Parkı’na götürenlerdir. Tükenmişlik sendromu içerisinde emekliliğe gün sayan, değişmemeye direnen, rotasyona uğrasa bile mutasyona uğramayanlardır. Başarısı olanlar değil, öğretmenleriyle geçinemeyip şikâyetlerin odağı haline gelen ve baş ağrısı olanlardır. Yeni kriterler ne olursa olsun, biz üyemize katkı sunmaya ve kariyer yolculuklarında onları yalnız bırakmamaya devam edeceğiz. Umarım süreç sonunda aynı şikâyetler devam etmez.”

 


 

Erkan: Sorumluluk Alanımızda Yetkili Olmak İstiyoruz

Eğitim-Bir-Sen Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Cemil Erkan, Şube olarak büyümeye devam ettiklerini kaydederek, “Mayıs mutabakatına kadar üye sayımızı 3 bin 500’e çıkarmak için hedefe kilitlendik. Şube Yönetim Kurulu üyeleri ve ilçe yönetimleri olarak sahadayız. İşyeri temsilcilerimiz olarak sizlerin şimdiye kadar verdiğiniz desteği artırarak devam ettireceğinizden şüphemiz yok. Yeni üyelerle güç bulmak ve sorumluluk alanımızın tamamında yetkiyi almak istiyoruz. Bu toplantı, birlik ve beraberliğimizin artması için hücre yenilenmesinin gerçekleştiği toplantı olacaktır. Sendikasız olanlara ‘sen yoksan, biz bir eksiğiz’ demeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.