MEB’in Çetin Havuz Problemi

MEB’in Çetin Havuz Problemi

Milli Eğitim Bakanlığı, ardı ardına gelen mahkeme kararları ile önemli bir yol ayrımına gelmiş durumda. Havuzdaki bürokratlar ve görevden alınan okul müdürleri, aldıkları adrese teslim mahkeme kararları ile eski görevlerine dönmek için umutlandılar. Son mahkeme kararı ile şube müdürlüğü ile ilgili belirsizlik daha da derinleşti.

 Milli Eğitim Bakanlığı, ardı ardına gelen mahkeme kararları ile önemli bir yol ayrımına gelmiş durumda. Havuzdaki bürokratlar ve görevden alınan okul müdürleri, aldıkları adrese teslim mahkeme kararları ile eski görevlerine dönmek için umutlandılar. Son mahkeme kararı ile şube müdürlüğü ile ilgili belirsizlik daha da derinleşti. 

Peki, şimdi ne olacak? Bakanlık şimdi ne yapacağını iki yıl önce düşünmüş olmalı. Ya mahkeme kararlarına uyarak eskiye dönecek ya da alternatif çözümlerle yola devam edecek. İki yıldır yaşanan süreç büyük zaman ve emek kaybına sebep oldu. Yargılanmalar, soruşturmalar ve cezalarla çeşitli bedeller ödenerek geçilen yeni düzenden, atılacak küçük bir geri adım, yeniden bir kargaşa ve hesaplaşma dönemi getirecektir. Bugün, bir taraftan kurulan mevcut işleyişin devamı sağlanırken diğer taraftan da şu havuz problemine bir el atmak ve insani bir çözüm bulmak gerekiyor.

Ömrünü eğitime adamış yüzlerce eğitimciyi, geçmiş yılların ihmali, tıkanan sistem ve çıkan kavga sonunda havuza almak ve orada unutmak ne kadar doğrudur? Havuzdaki bütün bürokratlar yetersiz, başarısız ve kötü niyetli midirler? Onları yeniden sürece katacak hiçbir yol yok mudur?

                Karşılıklı iyi niyetle birçok çözüm yolu üretilebilir. Bu eğitimciler önce muhatap alınmalıdır. Küskün ve kırgın oldukları, emeklerinin hiçe sayıldığı ve maddi olarak kayıp içinde oldukları unutulmamalıdır. Talepleri alınarak alternatif çözümler üretilmelidir. Maddi kayıpları giderilmelidir. Emekliliği hak edenlere 3600 ek gösterge verilerek, istemeleri halinde emekli olmaları sağlanmalıdır. Gururları incitilmeden, karşılıklı kabulle, durumlarına göre okul idareciliğinden maarif müfettişliğine kadar birçok görev verilebilir. Üretilecek yeni bir unvanla ülkemiz eğitimine yeniden katkıları sağlanabilir, yeter ki o el uzatılsın.

                Ülke yönetiminde başkanlık sistemi tartışılırken; eğitim yönetiminde, mahkeme kararlarıyla ömür boyu idarecilik veya ömür boyu bürokratlık dönemini yaşatmaya çalışmanın beyhude uğraş olduğunu artık hep beraber kavramalıyız. Bir dönem bir şekilde atananlar; dönemler, öncelikler ve politikalar değişse de görevde kalma hakları olduğunu savunuyorsa; ülkeyi, belli sürede yönetmek için yetki alanların, milletin yüklediği sorumluluğu yerine getirirken beraber çalışacağı ekibi tercih etme haklarına neden saygı duymazlar? Unutmayalım ki, yönetim görevi için tercih edilmemek, mesleğinden olmak değildir.

                Bakanlık, adını koymadan başka bir sisteme geçmeye çalışıyor, mevcut yapı eski haliyle kalmak için direniyor. Olan çocuklarımıza ve geleceğimize oluyor. Havuzda olan hiçbir bürokratın; “Ben öğretmenliğimi istiyorum, madem öyle en başa dönmek istiyorum. Ben ilçe milli eğitim müdürlüğü yaptım, il milli eğitim müdürlüğü yaptım ancak eğitimin en önemli görevi okullarda yapılıyor, ben okul müdürü olmak istiyorum ve yeni idarecilere örnek olmak istiyorum.” dememiş olmasını da not etmek gerekmez mi? Çözüm geriye dönüş  de değil, herkesi sürece katarak ileriye adım atmaktadır.

Talat YAVUZ
Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.