Olmadı Bu Başörtü Yasağı!

Olmadı Bu Başörtü Yasağı!

MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ İLE İLGİ YAPTIĞI YAZILI BASIN AÇIKLAMASINDA “İSTİSNAİ KURUMLARDA BAŞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAMAK, OLMAYAN BİR YASAĞI İHDAS ETMEKTİR.” DEDİ.

İstisnai kurumlarda başörtüsünü yasaklamak, olmayan bir yasağı ihdas etmektir.. Bilindiği üzere demokratikleşme paketi 30 Eylül 2013 Pazartesi günü Saat 11.00 da Başbakan Sayın: Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanmıştır. Paketin açıklanmasının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen tartışmalar; daha ziyade pakete karşı çıkanlar tarafından andımızın kaldırılması, paketi destekleyenler tarafından ise başörtüsü yasağının kısmen sonlandırılması üzerinden sürdürülmektedir. Paketin içeriğinde yer alan ilkokullarda her sabah söyletilen andımızın kaldırılması, 25.10.1982 tarih ve 17849 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinde kadın kamu çalışanları için getirilen kısıtlamaların sonlandırılarak; eğitim, öğretim, çalışma ve sosyal güvence haklarının teminat altına alınması, siyasi partilere üye olma yasağının kaldırılması, dini vecibelerin yerine getirilmesinin engellenmesinin ceza kapsamına alınması, nefret suçu cezasının artırılması, kişisel verilerin korunmasına yasal düzenleme getirilmesi, özel okullarda farklı dil ve lehçelerin önünün açılması, toplantı, gösteri ve yürüyüşlerde temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bazı düzenlemelerin kaldırılması, yardım toplama konusunda yaşanan sıkıntıları bertaraf edecek yasal ve idari düzenlemelerin yapılacak olması, gibi hususları temel insan hak ve hürriyetleri açısından son derece olumlu ve önemlidir. Yasalarda olmayan bir yasağın ihdasıdır. Anca karma eğitim, erkek kamu görevlilerinin kılık-kıyafet serbestliği ile ilgili taleplerinin dikkate alınmaması, halkının %99’u Müslüman olan bir ülkede inanma ve inandığı gibi yaşama hürriyetinin gereği olan kamu kurumlarında ibadethane açılmasının yöneticilerin isteğine bırakılırken, özellikleCemaatle kılınması gereken Cuma namazı için mesai saatlerinin düzenlenmesine yönelik idari bir tedbirin öngörülmemiş olması, kamu sendikalarına grev hakkının tanınmaması, İmam-Hatip Liselerinin dışındaki ilk ve ortaöğretim öğrencilerine ilişkin başörtüsü serbestliğinin getirilmemesi, özellikle demokratikleşme adı verilen bir paketin içerisine TSK, Adliye ve Emniyet teşkilatında çalışan bayanlar için başörtüsünü yasal olarak yasaklayıcı hükümlerin konulması; olmayan bir yasağın ihdası anlamına gelir ki, böyle bir uygulamayı demokratik anlayışla bağdaştırmamız mümkün değildir. 1982 yılında çıkarılan ve 12 Eylül Darbesi ürünü olan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik dışında Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Anayasa ve yasalarımızda, YÖK Kanununda ve YÖK disiplin yönetmeliğinde, Devrim Kanunlarının içinde yer alan; Tevhid-i Tedrisat, Bazı kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun ile Şapka Kanununda ve iç hukukumuzdan saydığımız evrensel hukuk metinlerinde, başörtüsünü ima yoluyla bile yasaklayıcı bir hüküm mevcut değildir. Bu gerçek ortada iken, yıllardan beri hukuksuz bir şekilde kamu kurumlarında sürdürülen başörtüsü yasağının demokratikleşme paketiyle birlikte kökten sonlandırılması beklenirken, TSK ve Emniyet mensupları ile Hakim ve savcılık gibi meslek gruplarını seçen bayan kamu görevlilerine başörtüsünü yasaklayıcı hüküm getirilmesi ile yasal olmayan bir başörtüsü yasağı yasal hale getirilmiş olacaktır. Kısmi de olsa din ve vicdan özgürlüğüne sınırlama konulamaz. Kısmi de olsa düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü kısıtlayan böyle bir düzenleme şekli: Anayasa’nın 24. Maddesinde ifadesini bulan:“Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. Maddesinde ifadesini bulan: ”Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.” Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesinin 18.Maddesinde yer alan:”Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.” Yine Anayasanın 13. maddesinde yer alan: “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir” hükümlerine temel hak ve özgürlüklere, evrensel hukukun temel ilkelerine aykırılık ifade edecektir. Adliye, TSK ve Emniyet önlerini eylem alanına çeviririz. Bilindiği üzere uzlaşma kültüründen mahrum olan ve sivil bir anayasa yapmayı beceremeyen ülkemizde yasakçılık virüsünden kurtulmamız kolay değildir. 30 yılı aşkın bir süreden beri 1982 Darbe Anayasasını değiştiremediğimiz, darbecileri bile kendi yaptıkları Anayasa hükümlerine göre yargılamaya çalıştığımız, yine 30 yılı aşkın bir süreden beri hukuki dayanaktan yoksun başörtüsünü yasaklayan Kılık Kıyafet Yönetmeliğine bile yeni el atabildiğimiz ortada iken, paketin içinde demokratikleşmeye gölge düşürecek yasağın kaldırılması için daha kaç yıl mücadele vereceğimiz meçhuldür. Demokratikleşme paketi böyle geçerse Adliye, Emniyet ve TSK önlerini eylem alanına döndürürüz. İstisnai yasaklarla demokrasi karşıtları memmun edilemez Acaba yasakçılar başörtüsü yasağını uygularken Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarını, İmam-hatip okulları ile Kuran kursu mensuplarını yasak kapsam alanı dışında tutmuşlar mıdır? Şu iyi bilinmelidir ki Demokratikleşme paketine karşı çıkanları demokratikleşme paketinin içine istisnai yasak koymak suretiyle memmun etmeniz asla mümkün değildir. Din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilerek kamu kurumlarında kaldırılan başörtüsü yasağının zorunlu eğitim döneminde okuyan kızlarımız ile hâkim, savcı, polis ve asker gibi üniformalı icra edilen meslek gruplarında çalışan kamu görevlilerinin istisna tutulmasından çıkarılan anlam; hakimik, savcılık mesleğini tercih edecek kızlarımızın hukuk fakültelerinde okumalarının, polislik ve askerlik gibi üniformalı mesleklerde görev almalarının önüne engel koymaktır. Demokratikleşme paketi anti demokratik unsurlardan arındırılmalıdır. Anti-demokratik uygulamaların düzeltilmesine yönelik önemli değişiklikler içeren demokratikleşme paketini son derece önemsiyoruz. Ancak elimize vesayetçi sistemin kalıntılarını temizleyecek böylesine önemli bir fırsat ele geçmişken, demokratikleşme paketinin içine sokuşturulan antidemokratik unsurların varlığını da içimize sindiremiyoruz. Sadece kamuoyuyla paylaşılan hakkında yasal ve idari düzenleme yapılmayan paketin yeniden gözden geçirilerek anti demokratik unsurlardan ayıklanmasını ve pakette yer almayan taleplerin değerlendirilmesini arz ederiz. [email protected] Etiketler

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.