YETKİYİ 10 YILDA KENDİ ELLERİYLE DEĞERSİZLEŞTİRDİLER, ŞİMDİ BUNU İTİRAF EDİYORLAR

YETKİYİ 10 YILDA KENDİ ELLERİYLE DEĞERSİZLEŞTİRDİLER, ŞİMDİ BUNU İTİRAF EDİYORLAR

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın itiraflarını değerlendirirdi.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Ali Yalçın'ın masada yetkili olmanın bir değeri olmadığı, dayanışma aidatı ve  Türkiye Kamu-Sen’in kanuna aykırı bir şekilde toplu sözleşme masasından çıkartılması yönündeki söylemlerine de cevap verdi. 

“Makamlar ve yetkiler insanı ve kurumları değerli kılmaz. Bu makamları ve yetkileri işgal edenler bulundukları konuma, elde ettikleri yetkiye değer ve anlam katmak zorundadır” diyen Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, “Yıllardır toplu sözleşme sistemini  değersizleştiren ve sabote ederek önemsizleştiren malum konfederasyonun terazisi bu sıkleti çekemiyor, artık bu yükü bizden alın diyorlar” dedi. 

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

 “Malum konfederasyonun genel başkanı, gerçekleştirdikleri bir panelde yaptığı konuşmada, “Yetkili sendika ve konfederasyon olmak değerli ve önemli olmadığı gibi yetkili sendikanın üyesi olmanın da önemi ve değeri ne yazık ki yok." diyerek acı bir itirafta bulunmuştur. 

Yıllardan beri bu yetkilendirilmiş konfederasyonun memurlar adına hiçbir kazanım elde edemediğini, aksine var olan haklarının da ellerinden alınmasına neden olduğunu anlattık. İmzalanan mutabakat metnini uygulama zorunluluğu dahi bulunmayan toplu görüşme sisteminde, Türkiye Kamu-Sen’in elde ettiği hakların, her maddesi kanun hükmünde değerlendirilen toplu sözleşme sisteminin fersah fersah üzerinde olduğunu belirttik. Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların, enflasyonun altında maaş zammına atılan imzaların, geriye dönük işlemlerle memurların budanan haklarının takipçisi olduk; hükümetin teklifinden daha düşük maaş zammı isteyenlerin ipliğini pazara çıkardık, maskelerini düşürdük. 

TOPLU SÖZLEŞME ÖNCESİ HEP AYNI TERANEYE SIĞINIYORLAR

Yetkili olduğumuz dönemlerde her toplu görüşme süreci, ülkede adeta bir memur karnavalına dönüşür, toplu görüşmeler boyunca memurların sorunları ülkenin en önemli gündemi haline gelirdi. Bu konfederasyonun yetkiyi almasının ardından geçen 10 yılda, toplu sözleşme görüşmelerinin nasıl sönükleştiğini, sözde yetkili sendikalar eliyle memurların nasıl gündemden düşürüldüğünü görüyoruz. Bugün de yine bir toplu sözleşme sürecine girerken kamu görevlilerinin haklarını korumak ve geliştirmek için mücadele ettiğini söyleyen bu sendikaların gündemi nasıl bir kısır tartışma ortamına çekmeye çalıştığını hep birlikte izliyoruz.   

Memurlarımız ve emeklilerimiz %20’leri bulan enflasyona karşı ekonomik bir koruma beklentisi içindeyken, ek gösterge adaletsizliğinin giderilmesini umutla bekleyen milyonlar varken, yüzbinlerce güvencesiz sözleşmeli kamu görevlisinin kadro talebi ayyuka çıkmışken, memur ve memur adaylarımızın mülakat sisteminden duydukları rahatsızlık, adalet, liyakat ve hakkaniyet talepleri gündeme oturmuşken, yardımcı hizmetli personelimizin mağduriyetleri vicdanları sızlatırken bu sözde konfederasyonun dayanışma aidatı ile yatıp toplu sözleşme masasına oturan konfederasyonlardan duydukları rahatsızlıkla kalkmalarının alameti farikası nedir?

Gıda fiyatlarında yıllık enflasyon %29’ların üzerine çıkmış durumdadır. Bir ailenin aylık yapması gereken zorunlu harcama tutarı son bir sene içinde tam 910 lira zamlanmıştır. Kamu görevlilerinin ve emeklilerimizin alım gücü bir yıl içinde farklı yatırım kalemleri karşısında %30’un üzerinde değer kaybetmiştir. Bugün toplu sözleşme öncesinde Türkiye’nin gündemi memur maaşlarında yaşanan bu gelişmeler olmalıyken her toplu sözleşme dönemi öncesi aynı teraneleri gündeme taşıyarak, tartışmayı konfederasyonlarının kasalarına girecek dayanışma aidatı gibi saçma bir konu üzerine çekmeleri nedendir? Bu konfederasyon, bütün karar ve imza yetkisi kendisine aitken Türkiye Kamu-Sen’in 4688 sayılı Kanun uyarınca o masada bulunmasını neden hazmedememektedir? Bizim orada bulunmamızdan neden korkmakta, ürkmektedir? 

ASIL MEMURUN SORUNLARI TARTIŞILMALI

Türkiye Kamu-Sen, toplu sözleşme görüşmelerinin kamu görevlilerinin lehine sonuçlar içermesi için her türlü mücadeleyi ve bu uğurda çalışan kuruluşlara her türlü desteği vermekte, siyasete karşı ellerini güçlendirmektedir. Hal böyle iken, yetkili konfederasyonun bizlerin o masadaki varlığına karşı duyduğu alerjinin iyi niyetli olmadığı aşikârdır. Benzer konular 2 yıl önceki toplu sözleşme görüşmeleri esnasında da yine bunlar tarafından gündeme getirilmiş, herkes bu konuyu tartışırken malum konfederasyon %20,3 enflasyonun olduğu 2018 yılı için %4-+3,5 zamma imza atmıştır.  

MAKAMLAR İNSANLARA DEĞİL, İNSANLAR MAKAMLARA, YETKİLERE DEĞER KATMAK ZORUNDADIR

Sayın Ali Yalçın, başkanı olduğu konfederasyonun bileşenleriyle el birliği içinde, toplu sözleşmeyi ve yetkiyi değersizleştirmek için elinden geleni yapmış, nihayetinde gelinen noktayı kendi ağzıyla ikrar etmiştir. Halbuki, makamlar ve yetkiler insanı ve kurumları değerli kılmaz. Bu makamları ve yetkileri işgal edenler bulundukları konuma, elde ettikleri yetkiye değer ve anlam katmak zorundadır. 3 milyon kamu görevlisinin, 2 milyon emeklinin, aileleriyle birlikte toplam 20 milyon vatandaşımızın sorumluluğunu üstlenmek belli ki Ali Yalçın’a ağır gelmekte, bulunduğu makamı ve elindeki yetkiyi değersizleştirdiğini bizzat kendisi itiraf etmektedir. Bu sözlerle Yalçın, “Biz bu yükü taşıyamıyoruz, bu sorumluluğu bizden alın. Artık bu terazi bu sıkleti çekemiyor.” demektedir.     

YETKİYİ 10 YILDA KENDİ ELLERİYLE DEĞERSİZLEŞTİRDİLER, ŞİMDİ BUNU İTİRAF EDİYORLAR

İşte bizim de yıllardan beri dile getirdiğimiz liyakat talebimizin tam da karşılığı bugün yaşadığımız garabette görülmektedir. Layık olmadıkları halde elde ettikleri yetkiyi kullanan ama yıllardır bulundukları yere en küçük bir katkı sunamayanlar, bugün masadaki 10 yıllık hezimetlerine sorumlu arama derdine düşmüşlerdir. Elbette biz yetkiye “talibiz”. Alacağımız yetki ile kanunun dışında bir uygulamaya tevessül etmeden, kimsenin masadan kalkmasını istemeden, herkese sendikacılığın nasıl yapılacağını bir kere daha göstereceğiz. Bizim kimseden korkacak, çekinecek, kapalı kapılar arkasında pazarlık yürütecek gizli gündemlerimiz yoktur.   

YETKİYE TALİBİZ

Bugün kamu görevlilerimizin üzerinde ne denli önemli bir sorumluluk olduğu bir kere daha, bizzat Ali Yalçın’ın itiraflarıyla görülmüştür. Layık olmayana verilen yetki hem memurlara hem de yetkiyi elinde bulunduranlara zarar ve mutsuzluktan başka bir şey getirmemiştir. Önümüzde son derece önemli ekonomik gelişmelere gebe, zorlu yıllar bulunmaktadır. Bu zor yıllardaki geleceğimiz, ağustos ayında gerçekleştirilecek toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda verilecek kararlarla şekillenecektir. Yetkiyi kaldıramadıklarını, süreci değersizleştirdiklerini açıkça itiraf eden, tek derdi kasalarını doldurmak olan ve kamu görevlileri adına verecek hiçbir şeyi, söyleyecek tek bir sözü, mücadele edecek en ufak bir gücü olmayan bu sözde sendikalara artık “Yeter” deme vakti gelmiştir” 

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.