MEB’de Mülakatlı Atamalar Yayılıyor:  Büyük Risk

MEB’de Mülakatlı Atamalar Yayılıyor: Büyük Risk

Milli eğitim camiasında taraflı tarafsız herkes bir konuda mutabık, o da sözlü sınav yani mülakat yolu kullanılarak yapılan her tür atamanın, Türkiye şartlarında çeşitli haksızlıklara, adaletsizliklere, eşitsizliklere, hukuksuzluklara ve istismara açık olabileceği ve yol açabileceği ile ilgili kuşkular, kaygılar ve endişelerdir.

Şu anki şartlar ve liyakatı kriter görmeyen kurulu düzen değişmedikçe de, salt mülakat ile yapılan atamalar/görevlendirmeler insanlardaki kaygıyı, endişeyi ve kuşkuyu daha da derinleştirecektir. Derinleşen kuşku ve endişe, insanların devlete olan güvenini sarsabilir. Bu sarsıntı,  kuşku ve endişedeki derinleşme ile devletin temelinde kendini göstermeye başlayabilir.  İşte, büyük risk bu noktadadır.

Malumunuzdur ki, devletin temeli adalet ile tahkim edilir, mülakatlar ise  iltimasa kapı aralar, bir müddet sonra devletsel yapıyı tehdit etmeye başlar. Bunun en somut örneği, devlet içindeki FETÖ kadrolaşması ve yapılaşmasıdır. Unutulmamalıdır ki, devlet içindeki FETÖ kadrolaşması,  iltimasa kapı aralayan kanallar vasıtası ile kendisine alanlar açarak meydana gelmiştir. Onun için devlet,  iltimasa kapı aralayan her tür kanalı ya da yolu millet adına yapacağı iş/işlemlerle kapatarak bertaraf etmekle  sorumludur ve görevlidir. Devlet, millet adına yaptığı her iş/işlemde, adaleti-hakkı-hukuku tesis edecek yolları ve kanalları açık tutarak,  temelini daha da sağlamlaştırıp  tüm tehditleri ortadan kaldırabilir. Devlet içine sızmaya kalkışan kötü niyetlilerin yani bedhahların önü ancak böyle kesilebilir.  Zira; liyakatı esas alan bir devlet yapılanması, asla ama asla haksızlıklara-hukuksuzluklara ve ideolojik-mezhepsel-dinsel-cemaatsel  yanlılığa geçit vermez. Bu bakımdan, liyakatın yanına laikliği tam da bu noktada koymak zorundayız.

Varsayalım ki, bir devlet dairesinde,  10 kişi çalışıyor, bu 10 kişi devlete değil de, bir ideolojik ya da cemaatsel örgüte mensup, bu 10 kişi o devlet dairesini milletin değil, başka kişilerin emrine amade yapar, ama o 10 kişiden birkaçının devlete aidiyet duygusu olan liyakatlı memurlar olduğu göz önüne alınırsa, işte o zaman o liyakatlı memurlar o kötü niyetlilerin emellerini fark edip ya da açık edip devleti uyandırarak devletin koruyucu/önleyici mekanizmalarını çalıştırabilir ve devlet-millet  ağır sonuçlarla karşılaşmadan gerekli müdahale yapılabilir ve büyük tehlikeler ile karşılaşmadan tehlikeler bu şekilde bertaraf edilebilir.

Bilindiği üzere devlet, bir dönem yüzde yüz  FETÖ kafaları ile dolduğu için bu melanet yapının önüne geçilememiş, devlet uyandırılamamış, iyi niyetli yaklaşımın sonucunda önce Ergenekon-Balyoz gibi kumpas davaları, sonra  17/25 Aralık-MİT tırları hadiseleri, en sonunda da  15 Temmuz gecesi ile yüzleşilmiştir,  devletin iltimasa aralanmış kapılarından sızan bu yapının millete-devlete nasıl ağır zararı olduğu ise en sonunda  görülmüş, anlaşılmış ve hissedilmiştir. Onun için ifade etmek zorundayım ki,  devlet içindeki kadrolara ya da görevlere atamalarda/görevlendirmelerde iltimasa aralanmış her kapı çıban başıdır. Bu kapıdan, FETÖ özentisi yapılar  soru çalarak, adam ayarlayarak devletin içine sızabilir. Bu nedenle devletimiz, düne göre bugün daha tedbirli yani ihtiyatlı davranmalıdır. Ve her tür iş/işlemlerinde de bu ihtiyatını belli etmelidir ki OHAL’de yapılan her tür  ihtiyati tedbir iş/işlemlerinin bir anlamı olsun.

Ama gelin görün ki, devletimiz, özellikle Milli Eğitim Bakanlığımız  yine iyi niyetle ve paydaş konumunda olan  sendikaların mülakata ilişkin açıklamalarına kulak vermeden salt mülakat yolu ile atamalara ısrarla devam ettiği gibi  mülakat uygulamasının kapsamını da genişletmektedir. 22 Nisan 2017 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği ile MEB bundan sonra müdür yardımcılığı görevlendirmeleri için de salt sözlü sınav yolunu devreye sokmuştur.  Tıpkı sözleşmeli öğretmen atamalarında olduğu gibi...  Daha önce  yazılı sınav puanı ile yapılan müdür yardımcılığı görevlendirmelerinin, bundan sonra salt mülakat yolu ile gerçekleştirilmesi ise yukarıda anlattığımız iltimasa kapı aralayabilir. Devleti etkisiz, ideolojik/cemaatsel yapıları etkin kılabilir. İşte, büyük risk tam da bu noktadadır. Devlet güvenliğini kişilere değil, önleyici/koruyucu hukuksal mekanizmalara bırakmalıdır. Yoksa, tarih tekerrürden ibarettir. Akıldan çıkarılmamalıdır ki, devlet güvenliği demek, milletin can güvenliği demektir. Bunun böyle olduğunu,  15 Temmuz gecesi çok net bir şekilde gördük.   Yazılı sınav sorularını çalarak, sonra adam ayarlayarak 40 yıllık bir sürede devlete sızan FETÖ’ye özenen yapılar, bundan böyle bir adam ayarlayarak daha kısa sürede ve yoğun bir şekilde devleti ele geçirebilir. İşte, tam da bu noktadadır büyük risk. Şartlar ve ortam hazırlanmadan salt mülakatlı sözleşmeli öğretmen/yönetici atamaları, bu riskin önüne geçemez, aksine önünü açabilir. Bu noktada, yurttaş sorumluluğu ile şu soruyu sormak istiyorum yetkililere:

Devletimizin, mülakat yollu atamalarda,  kötü niyetli ve haince planları olan örgütsel yapılara karşı devleti-milleti korumak için  savunma mekanizması nedir?

BENİM BU SORUYA CEVABIM ŞUDUR: BU ŞARTLAR ALTINDA, BU KURULU DÜZEN İÇİNDE, DEVLET İÇİNE FETÖVARİ SIZMALAR İÇİN  DEVLETİN BİR SAVUNMA MEKANİZMASI NE YAZIK Kİ YOKTUR...  O ZAMAN, MÜLAKAT  YOLU İLE YAPILAN ATAMALAR,  DEVLET İÇİN BÜYÜK BİR RİSKİ İÇİNDE BARINDIRMAKTADIR... BU BAĞLAMDA, İFADE ETMELİYİM Kİ, DEVLETİMİZİN MİLLİ GÜVENLİĞİ TEHDİT EDEN YAPILARA KARŞI HALA BAĞIŞIKLIK KAZANAMADIĞINI,  KENDİSİNİ KORUYUCU/ÖNLEYİCİ BİİR BİÇİMDE KONUMLANDIRAMADIĞINI  GÖRMEK, ÜZÜNTÜ VERİCİ. MÜLAKAT ÇAPLI OKUL YÖNETİCİLERİNİN İSE KENDİLERİNİ O MAKAMA OTURTANLARA MI, YOKSA DEVLETE Mİ BİR BORCU OLUR? BU SORUYU DA CEVAPLAMAK LAZIM.

İYİ TEMENNİ: DİLERİM, BEN KÖTÜ DÜŞÜNÜYORUMDUR, BEN YANILIYORUMDUR, MİLLET ADINA İŞ YAPAN, DEVLETE VE MİLLETE BORCUNU ÖDEMEK İÇİN UĞRAŞAN ADETA ÇIRPINAN  VE DEVLETE-TÜRK MİLLETİ’NE AİDİYETİ OLAN KİMSELERLE DONANIR EĞİTİM KADROLARI...  ÖĞRETMENİYLE-OKUL YÖNETİCİSİYLE...

SON SÖZ: DEVLET KOLTUKLARINDA HER T.C. YURTTAŞININ  HAKKI VARDIR, BU HAK LİYAKAT İLE TESLİM EDİLEBİLİR ANCAK. YOKSA, FETÖ’YE ÖZENEN YAPILARA TESLİM EDİLİR Kİ, BU BİR FELAKETTİR. 15 TEMMUZ,  DERS OLMALIDIR. SALT MÜLAKATI ESAS ALAN ATAMALARA/GÖREVLENDİRMELERE KARŞI ÇIKILMALIDIR...  YOKSA, YUKARIDAKİ  İYİ TEMENNİLERİMİZ,  GÜZEL DÜŞÜNMEKTEN İBARET SAYILACAK VE ANLAMSIZLAŞACAK...

BEYLİK BİR SORU: DİKİŞ TUTTURULUP DA OKULLARIN ÜZERİNE CUK DİYE OTURTULAMADI ŞU YÖNETİCİ GÖREVLENDİRME YÖNETMELİĞİ... KAÇ KERE DEĞİŞTİ DURDU... ÖYLE DEĞİL Mİ?

Saygılar...

Yusuf SEVİNGEN

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.