YÖNETİCİLER ADALET İSTİYOR

YÖNETİCİLER ADALET İSTİYOR

ADALET ATALETİ GİDERİR

Türkiye Cumhuriyeti Bürokrasisinin en önemli sorunu atalettir. Sözlükte “atalet”bir eylemsizlik hali olarak tanımlanmaktadır. Oysa yönetim kademelerindeki insanların atalet hali daha alt kademe memurların ve kamu adına iş görenlerin atıl kalmasının en önemli nedenidir.

Sözü Milli Eğitim Bakanımızın geçtiğimiz günlerde sıra ile eğitim yöneticilerine tele konferans yoluyla yaptığı konuşmaya getirmek istiyorum. Konuşmanın tamamını değil ama büyük bir bölümünü izledim.


Mesajlar çok net idi. Değişimin gerekliliğine vurgu yaparak nedenlerini sıraladı ki, tümüne bakıldığında gerek ülkenin eğitim sorunları ile ilgili yaptığı tespitler, gerekse ülkenin eğitimini yeryüzü ölçeğinde 43 ülkenin eğitimi ile kıyaslayarak elde ettiği verileri eğitim yönetiminin her kademesinde bulunan çalışanları ile paylaşması son derece memnuniyet verici idi.


Eğitim yöneticisi dostlar bilirler, bu aylar ve günler eğitim yöneticilerinin işlerinin en yoğun olduğu, programdan programa, toplantıdan toplantıya, koşulan ve zamanla yarışılan günlerdir. Bu nedenle sayın bakanımızın konuşmasının son yarım saatini izleyemedim.


Konuşmasının son bölümünde, sayın bakanımızın okul yöneticisi ve öğretmenlere yönelik olarak söylediği”rotasyon planımız yok” şeklindeki sözleri, il, ilçe şube müdürü, müdür yardımcısı ve milli eğitim müdürleri için de yapılması planlanan rotasyonun yapılmayacağı veya erteleneceği gibi bir düşüncenin doğmasına neden oldu ki, bu Eğitim Yöneticilerindeki ataleti kemikleştirir.


Tüm yönetici arkadaşlar bilirler ve hakkını teslim ederler ki, okul yöneticileri arasında yapılan yer değişikliği ilçe ve il içinde dahi olsa, okullarımıza, akademik başarı, sınav başarısı, okul-çevre ilişkileri, projelere katılım ve katkı bakımından bir dinamizm getirmiştir.


Bunun iller arasında il ve ilçe yöneticileri arasında yapılması da kesinlikle yeni bir çevre , yeni insanlar, yeni imkanlar ile gidilen il ve ilçelere de her anlamda bir dinamizm getirecektir.


On yirmi otuz yıldır aynı ilin aynı binasının aynı odasında oturan tuzu kuru yöneticilerin, aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar alınmasını beklemek eğitim yönetiminin yeni yüzü ve yeni paradigmalarının hangisi ile açıklanabilir.


*Bu gün YGS de sıfır puan alan elli bin öğrencinin durumu, yöneticilerinin durumlarını korunması ile aşılacak bir sorun değildir.


*Dershanelere mahkum olmuş bir eğitim sistemi, yöneticilerin durumları ve konumları korunarak aşılacak bir sorun değildir.


*PISA sınavlarında 34 ülke arasından 33. olan bir ülkenin eğitimle ilgili sorunları il ve ilçe yöneticilerinin yerlerini konumlarını koruyarak çözebilecekleri bir sorun değildir.


*En basit bir anlatımla , eğer bir il ve ilçe kaliteli, nitelikli eğitim yöneticilerine sahip ise, bu insanların imkanları ve yerleri değiştirilip yeni fırsatlar verilerek, zihin haritaları yenilenerek, yeni çözümler için yeni zihin jimnastiği yapabilmeleri sağlanmalı, iyi işlerin anahtarı olmaları sağlanmalıdır.


*Bu gün Türkiye’nin her ilinin ve ilçesinin imkanlarının aynı olmadığını inkar edebilecek bir tek aklı başında insan bulamazsanız.


*“Yer değişikliği olmasın “diye koro halinde lobi faaliyetleri yürüten TUZU KURULAR korosu, statükonun devamından yanadırlar. NEDEN OLMASIN SORUSUNA VERECEKLERİ CEVAPLAR kesinlikle nefsi, kişisel, egoist çıkarlarıdır.


*“Yer değişikliğinde kesinlikle hayır vardır” diye düşünenler-ben de bu gruba dahilim” neden sorusuna bir çırpıda verebileceğim makul ve mantıklı en az on cevabım vardır.


*Kesintisiz temel eğitimden Kesintili ve kademeli temel eğitime geçişi ve sistemdeki değişikliği ve rotasyonun karmaşa yaratacağını düşünenler kesinlikle yanılıyorlar. Ben bu tür değerlendirmeleri bir lobi faaliyeti ve fobi yayma eylemi, temelsiz yaklaşımlar olarak görüyorum.


Bu düşüncemin temel gerekçesi ise şu:1997 Ağustos 18 de, bu millete rağmen, TBMM’ye dayatılarak bin bir kirli hesaplarla çıkartılan, -bu gün artık post(al) modern darbe ürünü olduğu gün gibi ortaya dökülen- 4306 sayılı yasa çıktığında ve Türk Milletinin Eğitim Sistemi kökten değiştirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın imkanları, bundan daha mı iyi idi?


Bu soruya evet diyebilecek bir aklı başında insan var mıdır bu ülkede?


Sayın bakanım;


Sizi tüm kalbimle temin ederim ki, Eğitim Yöneticilerinin rotasyonuna karşı çıkanlar


*Ununu elemiş, eleğini asmış, torun tosun sahibi, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, Bir il ve ilçede Eğitim Yönetimini, kahvede oturmaya yeğleyen, emeklilik dilekçesi cebinde tuzu kurulardır.


*Ortaya koyduğunuz Türk Milli Eğitiminin sorunları ile ilgili “neme lazım”gelen ağam giden paşam modunda olanlardır.


*Oysa bize ve size neme lazım değil “bana lazım”diyen bu ülkenin gençleri ve çocukları için şartlar ne olursa olsun iyi bir şeyler yapma azim ve kararlığında olan dinamik, eğitimli, donanımlı, cevval, fikir üreten ve eyleme geçen yöneticiler gerek.


Türkiye’de temel sorun tabandan tavana bürokratik atalettir.


Yayınlayacağınız adaletli bir yönetmelikle yapacağınız yer değişiklikleri de bu ataleti giderek tek yoldur.


Ataletin ilacı adalettir.


Saygılarımla.




Abdulkadir YÜCE


Eğitim Yöneticisi
ueyder

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.