MUĞLA OLAYINDA SENDİKALARIN TAVRI! KUZULARIN SESSİZLİĞİ…

MUĞLA OLAYINDA SENDİKALARIN TAVRI! KUZULARIN SESSİZLİĞİ…

MUĞLA OLAYINDA SENDİKALARIN TAVRI! KUZULARIN SESSİZLİĞİ…

Muğla Olgunlaşma Enstitüsünün 4 kişilik usta öğretici kadrosu ihtiyacı için açılan sınavda; başarılı olanların elimine edilerek kendisine dikte edilen listenin işe alınması talebini hukuk devleti ilkelerine aykırı bularak karşı çıktı; merhum Hüdayi Baş. Karşı çıkınca, karşısında Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürünü ve Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre’yi buldu. Dilekçesinde yazdığına göre; İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre, Hüdayi Baş’ı makamına davet etti. Bu esnada Hüdayi Baş, Pervin Töre’ye kazanan usta öğretici adaylarının isimlerini teslim edince; İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre, “işine gelmiyorsa, prensiplerine aykırı ise istifa et git” diyerek, Muğla Milli Eğitim Müdürlüğündeki töreyi hatırlattı.

Muğla İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre; Hüdayi Baş’ın Millî Eğitim Bakanlığının gönderdiği atama kararnamesini de 3 aydır sümenin altında bekletip görevine başlatmıyordu. Muğla’da töre buydu. Ancak Hüdayi Baş, bütün bu olanlara rağmen kendi meselesini merkeze almayıp; ehliyet ve liyakati koruma, kul hakkına girmeme adına kendisine yapılan diktelere boyun eğmiyordu. Bu yaparken de adabını bozmuyor, devletine güvenen bir memurun yapacağını yapıyor; kendisinden istenen işlemi hukuksuz bularak bir üst makama, Menteşe Kaymakamlığına dilekçe yazarak şikâyet ediyordu.

Hüdayi Baş, dilekçesinin son bölümünde; “Hakkaniyetle oluşturulmuş ve değerlendirilmiş bir liste olduğu için bu ülkenin bir yöneticisi olarak gurur duyuyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın ifade ettiği bize Hz. Ömer gibi yöneticiler lazım, görüşünden hareketle ben liderimizi takip ediyorum. Bu güzel ülkeye zarar veren, yönetmelikleri, usulü hiçe sayan yöneticilerin yollarını reddediyorum. Bu nedenle 657 sayılı DMK’nın 21. Maddesi gereğince Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğü hakkında şikâyette bulunuyorum ve Bakanlık Müfettişlerimizce olayın soruşturmasını talep ediyorum.” diyordu. Bu onun bizlere son seslenişiydi…

Bu güzel ülkeye zarar veren, yönetmelikleri, usulü hiçe sayan yöneticilerin yollarını reddediyorum.” diyen Hüdayi Baş! Yolun yolumuzdur…

  Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’ındaki “Koca Karı ile Ömer” şiirinde yer verdiği: “Kenar-ı Dicle’de Bir Kurt Aşırsa Koyunu, Gelir de Adl-i İlahi Sorar Ömer’den Onu” vecizesine inanarak, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ın: “Bize; Hz. Ömer gibi yöneticiler lazım.” sözüyle harekete geçti Hüdayi Baş.  Ben buradayım! Ben de bir Ömer adayıyım! Ben liderimizi; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’ı takip ediyorum. Siz kimi takip ediyorsunuz! diye soruyordu dilekçesinde.

Hüdayi Baş, tabiri caizse; Dicle’nin kenarındaki kuzuların hukukunu bürokrasinin kurtlarına kaptırmamak için can verdi. Ya bu ülkenin eğitim sendikaları… Onlar da 1992 yılında 7 dalda Oscar’a aday olan, yönetmeni ve başrol oyuncularına altın heykelciği getirirken en iyi film ve en iyi senaryo uyarlaması dalında da ödüle hak kazanan “Kuzuların Sessizliği” filmini tekrar sahneye koyuyorlar… Muğla’da yaşanan kelimenin tam anlamıyla budur.

Bir yanda; Kenar-ı Dicle’deki kuzuların hakkını korumak için can verenler. Diğer yanda; kuzuların sessizliğine bürünen sendikalar…

Sendikalar neden sessiz? Sorusunun bir cevabı var, elbette… Ama cevap sorunun talihsizliğidir. Ve gelen cevapla tüm olasılıkların üstü kapanır. Bu nedenle kuzuların sessizliğini izlemeye devam…

İŞTE O DİLEKÇE 

MUĞLA OLAYINDA SENDİKALARIN TAVRI! KUZULARIN SESSİZLİĞİ…

MUĞLA OLAYINDA SENDİKALARIN TAVRI! KUZULARIN SESSİZLİĞİ…

www.mebpersonel.com /ÖZEL HABER

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.