Atanamayan Öğretmenler Konusunda Kendimizi Kandırmayalım. Evet gerçek ve gerçekler acı. Atanamayan öğretmenler konusunda kendimizi kandırmayalım…
Kendimizi kandırmamız lazım.

Atanamayan öğretmenler ve aileleri hariç, kimse bu sorunu umursamıyor.
Bu kanıya nasıl mı vardık. Bakan Kılıç sayesinde…
Bakan Suat Kılıç diyor ki:
“Net söylüyorum. Dünyada, ABD’de dahil olmak üzere, üniversite diplomasını cebine koyan herkesi devlete memur olarak atayabilecek bir ülke yoktur. Şu anda krizler yüzünden Avrupa’da insanlar işten çıkarılırken, biz hala öğretmen alıyoruz, hala memur alıyoruz. O kadar da iyi durumdayız.

Ama az önce bir şey söyledim. Okul eğitimleriniz dışında çok kaynak okuyup kendinizi geliştirin dedim, bu bir. İki, en az bir yabancı dili ana diliniz kadar iyi öğrenin. Yani fark ortaya koyarsanız, devlette olmasa bile özel sektörde, devlettekinin belki iki katı maaşla çalışma imkanınız olur. Kendinizi bu yönde geliştirmelisiniz. ‘Aa ne kadar çok zaman var, okuldan artan zamanda şöyle gezelim, böyle dolaşalım’ değil. Bunu iyi değerlendirip fark ortaya koymanız lazım. 18 – 22 yaş aralığı hayatın dönüm noktası.
Burayı iyi değerlendirmemiz lazım. Alabildiğimiz kadarını tabii ki alacağız. Ama şu an Türkiye’de üniversitelerde 3 milyon genç var. Bunların hepsini devletin alması gibi bir imkan sence var mı? Bak bizim siyasetimiz de çok açık sözlü. ‘Bakacağız ablacığım’ deyip oyalamıyorum. Neyse doğrusu, onu söylüyorum ki, geleceğinizi ona göre planlayın”
Böyle bir yorum devletten gelince insanın isyan edesi geliyor. 10 küsür yıllık iktidar döneminde soruna çare bulunamaması, iktidara gelirken sınavın kaldırılacağına dair sözler ve daha neler neler…

Ama benim vatandaşımın derdi değil atanmayan öğretmen…
Üniversiteden tek bir alanda o da okulda görev alabilecek insanlara “dil öğren özel şirket peşinde koşar” demek nasıl bir özür olabilir.
Ama benim vatandaşım bakanını haklı bulur, işletme mezunu ile mühendisle kıyaslar.
Kendimizi kandırmayalım atanmayan öğretmen sorunu sıradan vatandaş için bir problem değil, hatta bunu dert eden öğretmen problem olarak görülüyor.

Eğitimci Yazar – Metin KEKİK