Bir öğretmen olarak  Biz ne için okuduk ne olduk ve ne olacağız?

Bir öğretmen olarak Biz ne için okuduk ne olduk ve ne olacağız?

Bir öğretmen olarak sorguluyorum sadece. Biz ne için okuduk ne olduk ve ne olacağız?

BİZ NEREYE GİDİYORUZ BÖYLE, YARIN NE OLACAĞIZ ?

Aslında uzun zamandır böyle bir yazı yazmak istiyordum. Biliyorum ki bu yazacaklarım bir kısım insanların duygularına tercüman olacak bir kısım insanların tepkisine neden olacak. Fakat bir önemi yok. Sözlerime başlamadan önce hemen belirtmek istiyorum ki eleştirilerim, tavsiyelerim vs. tamamen kişisel olup sadece içinde yaşadığımız An’ın kendimce yorumudur.


Bir öğretmen olarak sorguluyorum sadece. Biz ne için okuduk ne olduk ve ne olacağız? 


Bugün içinde olduğumuz kurum öyle bir durumdaki adete bütün insanların tek amacı az saat çalışarak devlet güvencesinde olmak. Oysa biz bir amaç için çıkmıştık bu yola. Şuydu amacımız yeni bir nesil yetiştirmek. Geleceğe güvenle bakan, meraklı, azimli, çalışkan, umut dolu yeni bir nesil… Şimdi düştüğümüz hale bir bakın, bir yanda atanamayanların isyanı, bir yanda kurum içinde çalışanların yılmışlığı ve her gün sıradanlaşan gidişat. Böyle mi olmalı bunun için mi okuduk biz?


Buradan seslenmek istiyorum cumhurbaşkanına, başbakana, bütün bakanlara, MEB Bakanı’na, millet vekillerine, bütün sendikalara, bütün insanlara. Beni duymayacaklar biliyorum ama olsun en azından içimden geçenleri dökmüş olurum satırlara. Galiba yanlış yoldayız ve yanlış şeyler yapıyoruz. Radikal değişikler istiyoruz, istiyorum ve yapılmalı, çünkü olmasa gereken şeyler aslında. Ne bunlar biliyor musunuz basit aslında; Biz Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kurduğu Türkiye’de yaşıyoruz. Biz ‘’- Paşam vekillerin maaşını artıracağız. –Tamam ama dikkat edin öğretmenlerin maaşını geçmesin.’’diyen bir paşanın emanetçisiyiz. Yeniden onlar gibi olmak istiyoruz, en azından onlara gösterilen kadar saygı istiyoruz. Bunun içinde önecelikle Eğitim fakültelerine girişler, öğretmen olmak kesinlikle zorlaştırılmalı. Ve en önemlisi lisans eğitimi bu kadar kolay olmamalı. Bütün öğretmenliklerin puanı yükseltilmeli en az bir diş hekimliği, tıp fakültesi kadar olmalı. Öğretmen olmak sıradan bir iş değil, bu işi sevenlerin ve yapabileceklerin ek işi değil tek işi olmalı. Peki neden insanlar bu bölümlere gitmeli? Çünkü hep diyorsunuz ya tatiliniz çok fazla, aldığınız para yeterli diye bunun için gitmeli, öğretmen olmak için, çağdaş bir nesil yetiştirmek için gitmeli, bütün herkesin, her işin eğitimden geçtiğini bildiği için gitmeli. Burada tabi ki en önemli iş üniversite hocalarına düşüyor. Lisans eğitimi boyunca formaliteden bir staj ile maalesef öğretmen yetişmiyor. Amaçsız bir şekilde işlenen, uygulanmayan teorik derslerin bir esprisi olmuyor. Zorlayacaksınız öğretmen adaylarını, sevdireceksiniz bu mesleği ve en önemlisi bütün bildiklerinizi öğreteceksiniz, uygulatacaksınız. Sene başında 3-5 tane kitap getirmekle, sınavları ödevlerle yapmakla, slayt hazırlamakla öğretmen yetişmiyor maalesef…


Öğretmenleri bu halde yetiştirmeye başladık diyelim, maaşlarını yükselttik, eğitim fakültelerinin puanlarını yükselttik bitti mi ? Hayır bitmedi.

En önemlisi de kurum içinde düzenlemeler yapmak. Emekliliği dolmuş istinasız bütün öğretmenler emekliye ayrılmalı, bütün yöneticiler yerlerini genç öğretmenlere bırakmalı. Tecrübe göz ardı edebileceğimiz bir şey kesinlikle değil. Fakat bizler gözleri görmeyen, elleri titreyen, yanlış bilgiler öğreten öğretmenler görmedik mi stajlara giderken? Kendini yenilemeyen gelişmelere ayak uydurmayan insanlar öğretmen olmamalı! Tabi bunu yaparken insanları madur etmemek gerekli. Ben eminim ki şu yukarıda saydığım özelliklere sahip öğretmenleri muhatap alıp karşınızda konuşturursanız hepsi emekli olmak isteyeceklerdir. Fakat maaşları nerdeyse yarı yarıya düşen bu öğretmenler nasıl geçimlerini yapacaklar soruyorum sizlere ? Hepsi en az 3 çoçuk babası ve devlet memuru... Yani demem o ki; gerekirse bir pozitif ayrımcılık yapıp, geleceğimize bir yatırım yaparak, bu nadide öğretmenlerimizin, yöneticilerimizin maaşlarını düşürmeden emekliye ayırmalıyız.

Bir diğer nokta ücretli öğretmenlik konusu. Soruyorum sizlere hangi bakan, hangi akademisyen normal statüye sahip olan bir öğretmen ile ücretli öğretmeni ayırt edebilir? Aralarındaki fark nedir? Ben yıllardır ücretli öğretmenliğin mantığını anlamadım ve anlayacağımı da düşünmüyorum. Madem öğretmene ihtiyacın var,mebpersonel.com saçma bir mantığa sahip olan bir sınavla bunu sınama, olması gerektiği gibi öğretmen olarak ata! Sonra diğer bir konu öğretmen demek sosyal bir varlık demek. MEMLEKETİN HER KÖŞESİ BİZİM ama bilgiye, teknolojiye her yerde ulaşılabildiği gibi ulaşılamıyor doğuda. Batıda bir ilde 10’ dan fazla üniversite varken doğudaki bir ilde 1 tane olması bile ne ala… Yani demem o ki; genç beyinleri önce doğuya atayıp, bilgiden, sosyallikten uzak bırakıp körleştireceğine önce batı ya ata ki kendini gerçekleştirebilme açısından mesleki doyuma ve o muhteşem hazza ulaşabilsin. Ve ben eminim ki bu şekilde işleyen bir sistemde herkes bu döngüyü kullanacaktır. Eğer ki ben bütün bunları yapamam, ekonomim yetmez derseniz ya da mantıksız bulursanız sistem değiştirmekle değil eğitimi özelleştirmekle bu işten çıkabilirisiniz. İşi bilen deneyimli bir yöneticinin etrafında sağlam kadro ile organize olmuş bir okulda, devlet desteği ile gelinecek nokta su an ki durumumuza göre çok ilerilere taşıyacaktır bizleri; hem devlet olarak hem millet olarak hem de birey olarak… 


Yazılacak çok şey var aslında ama bu kadarını bile olsa inanın ülkemiz çok çok ilerilerde olacaktır. Eğitim sistemine isyan eden değil, bu sistemi geliştirmek için çabalayan beyinler olacaktır. Ve daha da önemlisi beyin göçü en aza inecektir.

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

3 Yorum