Kamu yönetiminde Davud (a.s.) tövbesi vakti geldi mi?

Kamu yönetiminde Davud (a.s.) tövbesi vakti geldi mi?

Her seçim, işlenen sevap ve günahlarla vatandaşla yüzleşme vaktidir. Yapılan hatalar ve sevaplar seçim arefesinde teraziye koyulur ve tartı sonucuna göre işlem yapılır. Adeta seçimler seçilenler açısından küçük kıyamet provasıdır. İşte bu yazımızda tarihte kral Peygamber olarak da anılan Hz. Davud'un (A.S.) idareciliği döneminde yaptığı meşhur tövbesinden bahsederek günümüz yöneticilerine ışık tutmaya çalışacağız

Her seçim, işlenen sevap ve günahlarla vatandaşla yüzleşme vaktidir. Yapılan hatalar ve sevaplar seçim arefesinde teraziye koyulur ve tartı sonucuna göre işlem yapılır. Adeta seçimler seçilenler açısından küçük kıyamet provasıdır. İşte bu yazımızda tarihte kral Peygamber olarak da anılan Hz. Davud'un (A.S.) idareciliği döneminde yaptığı meşhur tövbesinden bahsederek günümüz yöneticilerine ışık tutmaya çalışacağız.

Davud (a.s.) kıssasının içeriğinde neler vardı?

Kur'an-ı Kerim'de geçen kıssalar insanların anlayışına göre birçok hikmeti içinde barındırmaktadır. Bu kıssalar sıradan hikayeler gibi okunup geçilecek türden değildir ve içinde birçok ibret ve hikmet barındırır. Bu çerçevede Sad Suresinde geçen Hz. Davud (a.s.) hikayesini açıklayarak günümüz kamu yönetimine uyarlamaya çalışacağız.

Ayet 21-25: O davacıların haberi sana geldi mi? Hani onlar mihraba surlardan (yüksek duvarlardan) tırmanmışlardı. Davud'un karşısına çıktıklarında telaşa kapılmıştı (korkmuştu). "Korkma" dediler "Biz davalı iki tarafız; birimiz ötekinin hakkına saldırdı. Sen aramızda doğru karar ver; taşkınlık etme. Bize doğru yolu göster. Bu, benim kardeşimdir; doksan dokuz tane koyunu var, benim de bir koyunum var, ona ben bakayım dedi ve konuşmada bana baskın çıktı." Davud dedi ki: "Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemesi yanlış. Zaten malları karışmış olanların çoğu biribirlerinin hakkına saldırır. İnanan ve iyi iş yapanlar başka, öyleleri de pek az." Davud kendisini sınadığımızı anladı. Hemen Rabbinden bağışlanma diledi, secdeye kapandı ve içten ona yöneldi. Biz de onun bu davranışını bağışladık. Onun katımızda elde ettiği bir yakınlık ve mutlu son var."

Kıssanın yöneticilere hatırlattıkları

Müfessirlerin çoğuna göre aniden Hz. Davud'un önünde beliren iki davacının ona günahlarını hatırlatmak için gönderilmiş iki melek olduğu ifade edilmiştir. Bazılarına göre ise davayı sonuçlandırırken sadece bir tarafı dinleyerek hüküm vermesinin yanlış olduğu, bunun için de tövbe ettiği ifade edilmiştir.

Eski Ahid'deki anlatıya göre ise Hz. Davud'un bir kadını görüp ona aşık olmasıyla ilgilidir ki peygamber masumiyetine aykırı olduğu için bu tür iftiralara itibar edilmemiştir.

Ancak, bize göre kıssada geçen en önemli hususlar; 1- Kardeşler arasındaki gelir adaletsizliğinin korkunç boyutlara ulaşması, 2- Zengin-fakir arasındaki gelir adaletsizliğinin zirve yapmış olmasına rağmen zenginin hala fakirin malında gözünün olması, 3- Yöneticinin toplumdaki bu kadar adaletsizliği görmemesi ya da çözmek için gayret etmemesi, 4- Toplumdaki yaygın adaletsizliğe rağmen halkın yöneticiye normal yollardan ulaşamaması, 5- Yaptığı adaletsizliğin farkına varan yöneticinin kendisine gelerek tövbe etmesi, 6- Yöneticilerin hata yapmalarından ziyade hatalarının farkına varmaları, 7- Yöneticinin mescidde de olsa ona halkın ulaşmasının mümkün olamayacağı, yani hakla birlikte olmanıza rağmen halkın size ulaşmasının zor olabileceği.

Yöneticilerin imtihanın farkına varmaları ve tövbe etmeleri

Bu anlattıklarımız tamamen ahirete inanan yöneticilerle ilgilidir. Yani Kur'an-ı Kerim için "gökten indiği sanılan kitaplar" ifadesini kullananlar ve onların yolundan gidenler için bu kıssaların bir anlamı olacağını zannetmiyoruz. Dolayısıyla bu anlattıklarımız evrensel olmakla birlikte İslam'ın beş ve imanın altı esasına yürekten inanlar için önem atfetmektedir.

Bu çerçevede tevdi edilen küçük büyük her görev bir imtihandır ve her imtihanda olduğu gibi sonuçta başarı ve başarısızlık olacaktır. Hz. Davud, imtihanın farkına vardı, hatasını anlayarak hemen secdeye kapandı ve tövbe ile arındı.

Nitekim, surenin 26'ncı ayetinde tövbenin devamı olarak şunlar hatırlatılmıştır: "Ey Davud, biz seni bu ülkede hükümdar kıldık. O halde sen de insanları adalet ve hakkaniyetle yönet. Sakın heva ve hevesine uyma; yoksa seni Allah yolundan saptırır. Bil ki Allah yolundan sapanlara, hesap gününü umursamadıklarından dolayı şiddetli bir azap vardır."

Unutulmamalıdır ki, küçük büyük her yönetici nefis taşır ve çoğu zaman da gücü elinde bulunduranlar nefsine uygun hareket etmeyi tercih eder. Nefis ise ilahi fermanda buyurulduğu üzere, her zaman kötülüğü emreder. Tarih buna şahiddir. Dün böyleydi bugün de böyledir ve yarın da böyle olacaktır.

Nasıl ki bir ev reisi evinin yönetiminden sorumludur ve çoğu zaman güçsüz eşine veya küçük ve güçsüz yavrularına şiddet ve adaletsizlikler uygular, aynı durumu yöneticiler için de uyarlayabiliriz. Bazen haksızlık eden bir baba haksızlığının yüzüne vurulmasından hoşlanmazsa, çoğu zaman yöneticiler de işlenen yanlışların hatırlatılmasından hoşlanmaz. Ama yönetimin başarısı yapıcı eleştiriden geçmektedir.

Adil idareciler yedi sınıf arasında sayılmıştır

Eğer yöneticilik ve adil yönetim kolay olsaydı yüce Peygamberimiz boş yere hiçbir gölgenin olmadığı bir zamanda adil yöneticileri, arşının gölgesinde gölgelenecek yedi sınıf arasında saymazdı. Dolayısıyla imtihan çetin ve sorumluluklar çok büyüktür. Yukarıda da bahsedildiği üzere, Hz. Davud imtihana tabi tutulduğunun farkına varıyor ve hemen tövbe ediyor. Yönetici olup da hata işlememek mümkün değildir. Önemli olan hataların farkına varıp tövbe edebilme erdemidir.

Akıllı yöneticiler eleştiri antibiyotiği alır

Bu yazının kaleme alındığında seçimler için oy verme işlemi devam etmekteydi. İnşallah sonuçların sıkıntı oluşturmayacağını ümit ediyoruz. Ama sonuç ne olursa olsun, Ak Parti açısından, ciddi bir özeleştiri kaçınılmaz hale gelmiştir. Hatta özeleştirinin ötesinde üste para verip hizmet alımı yöntemiyle eleştiri yaptırılmalıdır. Yani parti, her yönüyle objektif olarak bağımsız denetçilerce masaya yatırılmalıdır.

Bu bağlamda, iktidarla bir şekilde bağı olanların, yani iktidar nimetinden faydalananların yaptığı eleştiri ile iktidar nimetinden faydalanmayanların yaptığı eleştiri arasında dağlar kadar fark fardır. Dolayısıyla iktidar nimetinden faydalanmayanların yaptığı yapıcı eleştirilerle ilaç tedavisine acilen başlanmalıdır.

Yapıcı eleştiri bir organizasyonu en güçlü kılan unsurdur. Canınızı sıksa da düşünmenizi ve yanlışlarınızı görmenizi sağlar. Bunun yerine yasaklarsanız, çürümeyi hızlandırırsınız. Önerimiz, elbette parti yönetimlerinizle detaylı toplantılar yapın ama asıl dinlemeniz gereken konu uzmanlarını da dinlerseniz büyük mesafe alınacağını halisane ifade etmek isteriz. Netice-i kelam olarak, eleştiri girmeyen yere yalakalar girer ki, bunların üzerine toprak atma yönünde talimatlı olduğumuzu da bir dost olarak hatırlatmak isterim.

Rabbim cümlemizi Hz. Davud gibi tövbe eden ve arınarak huzuruna çıkan kullarından eylesin.

Ahmet Ünlü

 Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.