Eğitim-Bir-Sen’de Değişim Hareketi:"Hazır ol'da değildik! Rahat da durmayacağız!"

Eğitim-Bir-Sen’de Değişim Hareketi:"Hazır ol'da değildik! Rahat da durmayacağız!"

Eğitim-Bir-Sen’de Değişim Hareketi:"Hazır ol'da değildik! Rahat da durmayacağız!"

“Öğretmenler, son sığınakları olan sendikaların yönetimlerinden de uzak tutuluyorlar…”

Sendikal tahakküm ve vesayete son vermenin zamanı geldi…

Yıldırım Demirci, Eğitim-Bir-Sen Değişim Hareketi adına yazdı…

Eğitim-Bir-Sen İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı Talat YAVUZ, 20 Ekim 2022 tarihinde Maltepe’de okul müdürleri ile yaptığı yemekli toplantıda, okul müdürü olan iki üyesinin ismini, Maltepe’de görev yapan okul müdürlerinin huzurunda açıklayarak: “Ben bu arkadaşların biri ile çalışmak istiyorum.” diyerek okul müdürlerinin ellerine küçük bir not kâğıdı iliştirdi ve bu iki arkadaştan birinin isminin yazılmasını istedi. Bu arada başka bir okul müdürü arkadaşın “Ben de ilçe temsilcisi adayı olmak istiyorum.” demesi üzerine onun da ismi dahil edildi. Talat YAVUZ, delege adaylarını nasıl okul müdürlerinden belirlediyse anlaşılan o ki, ilçe temsilciliklerini de okul müdürlerinden belirleyecek gibi görünüyor.

Sendika yöneticileri tarafından okul müdürlerinin telefon ile aranarak delege adayı yapılması ve dolayısıyla seçilen delegelerin tamamına yakınının eğitim yöneticilerinden oluşmasını, Ali YALÇIN’ın da şube başkanlığı yaptığı İstanbul 4 Nolu şube kurucu başkanı ve Genel Merkez Denetleme Kurulu görevlerinde bulunmuş olan Şükrü MUTLU’da 18.10.2022 tarihli, “Eğitimciler Birliği Sendikası Müdürler Sendikası mı oldu?” yazısında dile getiriyordu.

Görülen o ki öğretmenler, son sığınakları olan sendikaların yönetimlerinden de uzak tutuluyorlar, o meşhur şarkıdaki gibi:

“Lan gardaş bu nasıl yara

Lan gardaş bu nasıl yara

Kanar her yerimden

Dövülmüşüm sövülmüşüm kovulmuşum ben

….. çekilmişim yani kendi öz yurdumdan

Çeker giderim” diyen basıyor istifayı.

Burası bizim evimiz, yuvamız. Sendika kimsenin tapulu malı değil. Bu deveyi gütmüyoruz. Bu diyardan da gitmiyoruz. Malcolm X, namı diğer Malik El Şahbaz’ın da dediği gibi: "Hazır ol'da değildik! Rahat da durmayacağız!"

Sendikaların üye çoğunluğunu öğretmenler oluştururken yönetim kademelerinin müdürlerden oluşması ne yaman bir çelişkidir. Aidatını aldığınız üyeyi yönetimden uzak tutmanın var mı makul bir izahı?

Seçim teamülleri hiçe sayılarak, talimatla okul müdürlerinin delege adayı yapılması yetmedi şimdi de ilçe temsilciliklerini mi talimatla görevlendireceksiniz?

Sizin bu antidemokratik uygulamalarınıza karşı çıkanları bir bir WhatsApp gruplarından da atıyorsunuz. Sizin gibi düşünmeyenleri yok sayıyorsunuz. Herkesin bir düşüncesi, bir fikri, bir özgül ağırlığı var. Herkes sizin gibi düşünmek zorunda değil. Herkes sizin parmak ucuna bakmak zorunda değil. Herkes tek sıra hizaya geçmek zorunda değil.

Sendikamızın 1993 yılında ilk kurucu üyesi ve Şişli İlçe Başkanı olarak görev yapan Hasan Ali BAYRAK: “İlçe temsilciliklerini belirleme sürecinde sandık kurulsun. İsteyen arkadaşımız aday olsun. Sadece müdürlerin değil, tüm üyelerin katılımlarıyla sandığı ortaya koyalım ve üyelerimizin özgür iradelerini kullanmalarına fırsat tanıyarak ilçe temsilciliğini demokratik teamüllere, seçim mevzuatına ve tüzüğümüze uygun olarak oluşturalım.” Önerisin de bulunması üzerine, müdürler grubundan çıkarıldı. 2006-2010 yılları arasında Pendik İlçe Başkanlığını yapan Salih AÇIKEL; Pendik İlçe Yönetimin seçim ile değil atamayla belirlenmesini eleştirmesi üzerine, müdürler grubundan çıkarıldı. 11.12.1995 tarihinde Tuzla İlçe Başkanlığını kuran Yıldırım DEMİRCİ, Memur Sen İl ve İstanbul 4 Nolu Şube Başkanlıklarını uhdesinde bulunduran Talat Yavuz’a bu unvanlar yetmiyormuşçasına üstelik bir de İLKSAN Delege Adayı olmasının doğru olmadığını söylemesi üzerine, Şube Müdürleri grubundan çıkarıldı.

Talat Yavuz, senin farklı düşüncelere saygın bu mu? Senin demokratik anlayışın bu mu? Tüzüğümüzün 3. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen: “Katılımcı demokrasinin yerleştiği, özgür bireyin gerçek anlamda var olma ve düşünce üretip teklifler sunma hak ve imkânlarının hayata geçirildiği, kimsenin ötekileştirilmediği, farklılıkların zenginlik olarak kabul edildiği, düşünce ve kanaat özgürlüğü gerçek anlamda teminat altına alındığı” hükmüne böyle mi riayet ediyorsunuz?

Bir avuç sendika üst yöneticisinin konformizmin batağında, şatafatlı sendikal saltanatlıklarının ömür boyu devam etmesi için; tüm üyelerin kendilerine mutlak itaat etmesi ve farklı fikirlerin susturulmasına çabalıyorlarsa bilsinler ki susmayacağız, susmayacağız, susmayacağız… “Onlar sanıyorlar ki biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak tarih susmayacak. Tarih sussa hakikat susmayacak.”

Talat YAVUZ, Kartal'dan, Ankara'ya “Yüzyılın İlk Milli Eğitim Bakanına Mektup” yazmış.

Siz, önce oturduğunuz deniz manzaralı şube binasının son katındaki pencerenizden kafanızı uzatın da aşağıda feryat eden öğretmenlerin sesine kulak verin. Sonra dilediğinize mektup yazın dilediğinize de şarkı besteleyin. Bulunduğunuz kurum sendika, unvanınız da sendikacı... Siz unutsanız da…

Yazdığınız mektupta temsil ettiğiniz öğretmenlerin sorunlarına dair tek kelime yok. Yazık... Biz, size birkaç soru soralım...

İşiniz olmaz ya:

Mesela Halk Ekmekte bir ekmek kaç lira?

Manav da en ucuz domates kaç lira?

Bir öğretmen maaşı kaç lira?

Yoksulluk sınırı ne kadar?

Bu ay kaç üyeniz istifa etti?

Öğretmenlik Meslek Kanunu ne olacak?

Çoğunluğu okul müdürleri olmak üzere talimatla delege adayları yapanların ve seçime katılım oranlarının % 20 altında olduğu göstermelik bir seçimde delege sistemi nedeniyle eğitim çalışanlarının sadece ve sadece % 2’sini temsil eden bir şube başkanının, milletimizin % 52 oyu ile seçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Milli Eğitim Bakanı olan Sayın Prof. Dr. Mahmut ÖZER’e mektup yazma hakkı yoktur.

Sendikamızın başta kurucu iradesi olmak üzere, bu seçim sürecinde yaşanılan baskıcı, dayatmacı, tahakkümcü ve antidemokratik uygulamalara şahit olan ve bu haksız ve hukuksuz uygulamaları kabullenmeyen tüm üyelerimizin birlikteliği ile sendikamızı tekrar değerleriyle buluşturmaya, hiçbir üyenin ötekileştirilmediği, bir avuç azınlığın menfaati için değil tüm üyelerin menfaatlerinin korunduğu ortamın oluşturulması için hazırlanacak olan eylem planı çerçevesinde mücadelemizi sendikamızın içinde kalarak, teşkilatımızın onuruna ve kardeşlik hukukuna yakışır bir şekilde sürdüreceğimizi kamuoyuna deklare ediyoruz.

Başörtüsü başta olmak üzere birçok vesayetin bitmesine öncülük yapan Eğitim-Bir-Sen’de şimdi sıra asıl büyük cihad olan iç vesayeti ortadan kaldırmakta. Sendika içi tahakküm ve vesayete son vermenin zamanı geldi de geçiyor.

Ey! Genel Merkez Yönetimi:

Bu deveyi gütmüyoruz. Bu diyardan da gitmiyoruz. "Hazır ol'da değildik! Rahat da durmayacağız!"

Kararı siz alın. Eylemi biz yapalım... Siz de makam odalarınızda kahvaltılı basın açıklamalı eylemcikler yapın. Yağma Hasan’ın böreği mi bu?

Yaşasın sendikal mücadele… Yaşasın sivil itaatsizlik… O günü bekleyin…

Yıldırım DEMİRCİ

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.