Biz Atasen olarak kimsenin kıblesine karışmıyoruz. Atatürkçülüğün de bunu gerektirdiğini düşünüyoruz. Marksist-Leninist yapılarda ise bu tür söylemlerin yaygın olduğu malum.

Eğitim İş'in marşında Türkçede başka sözcük kalmamış gibi bir İslam terimi olan kıble sözcüğünün bu şekilde kullanılması ve aydınlanmanın bu yöntemle savunulmaya çalışılması doğru değildir. Ortada ciddi bir yöntem sorunu vardır. "Atatürk'ün izinde hep birer askeriz." dedikten sonra "Aydınlanma devrimidir bizim kıblemiz" diye devam etmek Atatürkçülüğe en büyük zararı vermek demektir. Bilerek yapılıyorsa durum çok vahimdir. Bilmeden yapılmışsa da ciddi bir hatadır ve Eğitim-İş'in strateji belirleyecek bir kurmay heyetinden yoksun olduğunun da kanıtıdır. Bütün bu tutumlar geniş bir kesimin Atatürkçülükten uzaklaşması sonucunu doğurmuştur. Yobazlıkla dindarlık arasında ince bir sınır vardır. Yobazlığa sonuna dek karşı çıkarken vatansever gerçek dindarları incitmekten özenle sakınılmalıdır.

Laiklik, dinsizlik değildir. Tam tersine laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün teminatıdır. Ancak Eğitim-İş'in marşındaki tavır yobazların eline koz vermektedir. 

"Din vardır ve gerekli bir kurumdur. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası var ki din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Din, bir vicdan sorunudur. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir, özgürdür. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz, din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, amaca ve eyleme dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz ve buna asla meydan vermeyeceğiz."
K. ATATÜRK

Atatürk durumu çok net ortaya koymuştur. Atasen laikliği savunurken dine değil dinin yobazlaştırılmasına karşı çıkar. Eğitim-İş'in marşındaki tavrı sizin değerlendirmenize bırakıyoruz.

ATASEN
Ata Eğitim ve Bilim Çalışanları Sendikası
www.atasen.org.tr