MEB Sendikaların Eylem sorununu Acil Çözmelidir

MEB Sendikaların Eylem sorununu Acil Çözmelidir

Alternatif fikir üretmenin dinen haram, Kanunen yasak, Siyaseten vatan hainliği, İdarece isyan sayılmamaması (Prof.H.Atay) temennisiyle...

 Alternatif fikir üretmenin dinen haram, 

Kanunen yasak, 
Siyaseten vatan hainliği, 
İdarece isyan sayılmamaması  (Prof.H.Atay) temennisiyle  yazı/YORUM.
                                  

ANAYASA MAHKEMESİ;      İŞ BIRAKAN MEMURA CEZA VERİLEMEZ

1- Anayasa Mahkemesi; 18.9.2014 Tarihli ve 2013/8463 Başvuru Numaralı Kararı ile iş bırakma eylemine verilen cezanın Anayasa'nın 51. maddesinde yer alan sendika kurma hakkını ihlal ettiğine karar vermiştir.

2- Anayasa Mahkemesi; 6.1.2015 Tarihli ve 2013/8517 Başvuru Numaralı Kararı ile Sendikanın Aldığı Karar Doğrultusunda Gerçekleştirilen 'uyarı Grevi' Eylemine Katılan Sendika Üyesinin Disiplin Cezasıyla Cezalandırılmasını 'sendikal Hakkın İhlali' Olarak Nitelendirmiştir.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU;      İŞ BIRAKAN MEMURA CEZA VERİLEMEZ

Sendika üyesi bir öğretmenimizin 25 Kasım 2009 tarihinde katıldığı iş bırakma eyleminden dolayı kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava neticesinde, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 2010/1013 E., 2011/703 K. Sayılı ve 30.03.2011 tarihli kararıyla davanın reddine karar verilmiş; bu kararın temyiz edilmesi üzerine ise Danıştay 12.Dairesi'nin 2011/7720 E., 2012/12398 K. Sayılı ve 27.12.2012 tarihli kararıyla davanın reddine ilişkin karar bozulmuştur. Ancak, İstanbul 2. İdare Mahkemesi 2013/871 E., 2013/798 K. Sayılı ve 24.04.2013 tarihli kararıyla, ilk kararında ısrar ederek yine davanın reddine karar vermiştir. Bunun üzerine Türk Eğitim Sen olarak ısrar kararının bozulması talebiyle Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 2013/4031 E., 2014/975 K. Sayılı ve 20.03.2014 tarihli kararıyla ısrar kararının bozulmasına karar verilmiştir.

           BU KARARLAR ,EYLEME KATLANLARA CEZA VERİLMESİ/VERİLMEMESİ SORUNUNU  TEK TARAFLI ÇÖZERKEN; EĞİTİM GÖRENLER  VE EĞİTİM KURUMLARIN HUZUR VE SUKUNU AÇISINDAN DAHA AĞIR BİR SORUN YARATMIŞTIR..

İdare mahkemelerimizin ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararlarını saygıyla karşılıyorum.

Hangi sendika olursa olsun, sendikalarımızın sendikal eylemlerini en az onlar kadar destekliyorum.

ANCAK; konuya bir de başka pencereden bakalım istiyorum.Eğitimci olduğum için, eğitim sendikalarının eylemlerini ele almak istiyorum. Şöyle ki;Mahkeme kararlarında görüldüğü gibi bir eğitim kurumunda öğretmen, okul müdürü, memur, hizmetli sendika üyesi olabiliyor. Bağlı bulundukları sendikaları iki günlük iş bırakma eylem kararı aldı.(Bu iş kolunda üçü büyük olmak üzere , onun üzerinde sendika var.) 

ÖRNEK   :Ankara ….. Lisesinde/Okulunda ;1 müdür, iki müdür yardımcısı, üç anasınıfı  öğretmeni var.12 derslik,  ve 21  de branş öğretmeni var. Toplam: 27 eğitimcimiz mevcut. Yaklaşık 480 de öğrencisi olan bir okul.

             Bu ay  (A)  sendikası bir gerekçe ile bir gün veya iki gün iş bırakma kararı aldı .Bu okulumuzda  27 eğitimcinin yarısının sendikasız olduğunu varsaydım ve 14 sendikalı öğretmen ve idareci var. Dört eğitim çalışanı A sendikasının üyesi. Biri anasınıfı öğretmeni, biri müdür veya müdür yardımcısı, diğerleri branş öğretmeni.

Sayın Eğitim Sendikalarımızın Değerli Yöneticileri, lütfen birlikte değerlendirelim.

Sendika ve üyeleri açısından: Evet eylem haktır. Yasaldır. Ben de katılıyorum ve de destekliyorum.

Eğitim Kurumu açısından:

a-      Üç anasınıfı öğretmeninden biri, iki gün okulda yok.

Okul müdürü hemen tedbir aldı. Eyleme katılan anasınıfının öğrencilerini diğer iki sınıfa dağıttı. Bunu duyan veliler, ikinci gün çocuklarını okula göndermeyecek çünkü kendi öğretmenleri bir gün daha okula gelmeyecektir.

      Bu, anasınıfı öğrencisi miniklerin eğitim hakkının elinden alınmasıdır. Sendikalar hiçbir gerekçe ile hiç kimsenin geçici de olsa eğitim haklarının elinden alınmasına izin vermemelidir. Aksine buna  engel olmak için en büyük mücadeleyi de vermekte en önde giden meslek grubu olmalıdır.

Bu eyleme katılan anasınıfı öğretmenimizin başka bir okulun anasınıfında okuyan çocuğunun öğretmeninin eyleme katılması durumunda neler hisseder?

     Ben söyleyeyim. Hemen telefona sarılacak, okul müdürünü, tanıyorsa diğer anasınıfı öğretmenini arayacak, telaşlanacak ve varsa evinde yaşlı anne/babasından birini, yoksa bir komşusunun arayacaktır. O da yoksa başka bir kurumda çalışan veya kendisi gibi öğretmen olan eşini arayıp aman çocuğun öğretmeni iki gün yok, izin al git çocuğu al…

b-      İki de branş öğretmeni sendikasının eylemine katıldı. Günlük birinin 6,diğerinin 5 saat

dersi vardı. Bir günde 11 şubenin, iki günde 22 şubenin dersi boş geçecek.

            Kendinizin bu okulda yönetici olduğunuzu düşünün lütfen. Bir idareciniz, üç branş öğretmeniniz, sendikasının eylemine katılmış, aynı anda dört şubenizin öğretmeni yok. Bu sınıfların öğrencilerini bahçeye çıkarsanız sorun, sınıfta tutsanız başında kimse yok yine sorun. Bu öğretmeni olmayan sınıfların yanı başındaki sınıflar da gürültüden huzurlu eğitim yapamayacaklar. Hadi iki şubeyi dersi boş oluşan öğretmenle kurtardınız, bir sonraki ders yine sorun…

              Boş geçen bu dersler, öğrencilerin, velilerin öğretmenler  üzerinde alamadıkları bir hakkı değil mi ?  Ülkenin geleceğine yön verecek olan öğretmen neslinin en doğal olan kendi hakkını ararken, öğrencisinin ve vergisiyle maaşımızı ödeyen velimizin hakkını yemiş olmuyor muyuz? Öğrencilerimizin de velilerimizin de haklarını en az kendi haklarımız kadar gözetmek eğitimci nesline yakışır. Bütün sendikalar bu konuda kafa yormak zorundadır.

               Batı durup dururken bugünlere gelmedi. Almanya’da çalışan bir Türk ailesi, lise birinci sınıfa başlayacak olan çocuklarını (bir sonraki yıl kesin dönüş yapacak olduklarından ) Türkiye’ye gönderirler.

              Sincan’da bu öğrencinin haftada 4 saat dersine girdim. Bir gün sınıfta kendisine şunu sordum. Almanya ile Türkiye’deki eğitim öğretim ortamlarını karşılaştırır mısın dedim. Önce soruya cevap vermek istemedi. Israr ettim. Çünkü merak ediyordum.

             “ Öğretmenler açısından; mesela siz bana göre bu okulda  tanıdığım öğretmenler içinde  ,okulun en iyi öğretmenisiniz  diyebilirim. Ama oradaki öğretmenlerimle karşılaştırırsam; oradaki  öğretmenlerimin en kötüsünden daha kötüsünüz “ dedi. Açmasını istediğimde :” Mesela orada öğrenci bir gün veya iki  gün okula gelemediği  zaman öğretmen, öğrenci okula gelir gelmez öğrencinin ailesini  telefonla arar çocuğunuz bugün  bir saat geç gelecektir. Derste olmadığı gün işlenen konuyu kendisine anlatacağım der. Öğretmen odasında kaçırdığınız ders için  sizi arar bulur ve verir. Ayrıca burada öğretmen sadece ders anlatılıp geçiliyor. Orada öğretmenler öğrencilerin ailelerinin ne iş yaptıklarını, öğrenim durumlarını, varsa sorunlu öğrencileri bulup ilgileniyorlar. ilgi alanlarını araştırıyorlar. Orada spor ,sanat ve kültür etkinlik imkanları çok fazla. Öğretmenle  orada arkadaş gibi konuşula biliniyor…..”

           Sendikalarımız, özlük hakları yanında bu konularda  ulusal ve uluslararası alanda araştırmalarla gündeme getirmeye çalışmaları gerekir Sendikalarımızın bu tür çalışmalarına ülkemizin ,çocuklarımızın özellikle de biz eğitimcilerin üst düzeyde ihtiyacı olduğu bir  husustur.

Veli açısından: Eyleme katılarak derse girmeyen öğretmenlerime ve sendikalarımıza sormak isterim.

         Bilinen gerçek o ki, ülkemizde diğer iş kollarındaki sendikalarda olduğu gibi eğitim sendikalarımız da farklı dünya görüşleri üzerine kurulmuş ve konumlandırılmışlardır.

         Bazı sendikalarımız ve çalışanlarının, eylem  yapılan yerlere öğrencilerini de teşvik ettikleri ,o eylemlerde öğrenci yaşındaki çocukların bulunmasını nasıl yorumlarsınız?

          Örneğin siz A görüşünde iken, B görüşüne sahip bir ailenin çocuğunun oraya götürülmesi yahut ta sizinle aynı  görüşte olan bir ailenin çocuğunu, ailesinden izinsiz oraya götürülmesini hiç düşündünüz mü? Sizin çocuğunuz sizden izinsiz eylem amacıyla oralara götürtürülse ne hisseder siniz?

      SONUÇ: Mahkemeler karar verirken; kendilerine ceza verilen eğitimcilerin taleplerini sendika, 657 DMK, İnsan Hakları, uluslararası sözleşmeler vb. nin kriterlerine göre vermektedirler.

             Yukarıda ifade ettiğim gibi;

 BU KARARLAR, EYLEME KATLANLARA CEZA VERİLMESİ/VERİLMEMESİ SORUNUNU TEK TARAFLI ÇÖZERKEN; EĞİTİM GÖRENLER VE EĞİTİM KURUMLARININ HUZUR VE SUKUNU AÇISINDAN DAHA AĞIR BİR SORUN YARATMAKTADIR.

           Milli Eğitim Bakanlığımızın Hukuk müşavirliği de, bu eylemlerde zarar gören öğrenci,veli ve kamu zararlarını içeren hususları esas alan dava açmalıdır.

         Bu önlenmez ise, eylemi yapan sol görüşlü sendika ise; müfettiş, ilçe müdürü vb. hep faşist oluyor. Tersi ise müfettiş solcu vb oluyor. Bunun canlı bir örneğini arz ederek yazıma son vermek istiyorum.

         Akdeniz kıyısında bir ilimizde; o zamanlar henüz memur sendikalarının grev yapma yetkileri yok iken, İlköğretim müfettişi meslektaşlarımız, eyleme katılan bir sendika üyeleri hakkında ;inceleme/soruşturma yapmakla görevlendirilir. Yasa gereği disiplin cezası teklifi  getirerek  dosyalarını tamamlayıp teslim ederler.

             Bu ilimizde müfettiş algısı: “Faşist müfettişler, eylem kırıcılığı yapıyorlar….”

              Aynı müfettişler, yıllar sonra Ankara’ya naklen atanırlar.28 Şubat sürecinde bir gün; Sincan İmam-Hatip Lisesinde; öğrencilerin ve öğretmenlerin başörtülü olduklarından dolayı inceleme/soruşturma göreviyle görevlendirilirler. Buradan da küçük bir ceza teklifi gelir.

             Bu defa aynı müfettişler için algı :”Solcu, dinsiz müfettişler, başörtülülere zulmediyor….

             Enteresan olan, iki ayrı ilimizde iki ayrı olay, inceleme/soruşturmayı aynı iki müfettiş yapıyor. Mersin’de,ki soruşturmada faşist, Ankara’dakinde solcu, dinsiz…      Yerelde  çalışan  müfettişin  düştüğü durum…

Mehmet ÖZTÜRK

Ankara Maarif Müfettişleri Başkanı

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.