Memur-Sen Genel Kurul'da Başbakan'dan Talepler

Memur-Sen Genel Kurul'da Başbakan'dan Talepler

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı Memur-Sen Konfederasyonu 5. Olağan Genel Kurulu Ankara Büyük Anadolu Otel’de büyük coşkuyla başladı.

Divan Başkanlığına Mahmut Arslan, Başkan Vekilliğine Latif Selvi, üyeliklerine Halit Ortaköy, Ahmet Kaytan, Fatma Aydar ve Ayşe Açıkbaş'ın seçildiği kongrenin açılış konuşmasını Memur-Sen Genel Başkan Vekili Günay Kaya yaptı.

‘KURMAK BİZE DÜŞTÜ BU KALBİ SÖKÜLMÜŞ ÇAĞI’

Memur-Sen’in sesi ve sözü çalışma hayatında, Türkiye’de ve dünyada dinlenen bir hareket olduğunu belirten Kaya, “Kurucu Genel Başkkanımız Mehmet Akif İnan, büyük bir medeniyetin, büyük bir kültürün derdiyle dertlendi. Toplumun dertlerini içinde yaşayan adanmış, inanmış bir dava adamıydı. ‘Kurmak bize düştü bu kalbi sökülmüş çağı/Buyruk en ağır yükün altına saldı beni’ diyerek yükün ağır olduğunu ancak bu yükün birilerinin sırtlanması gerektiğini ifade etti. İnan’ın bahsettiği bu ağır yükü erdemliler hareketinin mensupları olarak hep birlikte üstlendik. Yeniden Büyük Türkiye’nin ve yeni bir dünyanın inşası yolunda alın teri dökmeye devam ediyoruz” dedi.

EL UZATILAMAYAN HER YERE ULAŞMAYA ÇALIŞACAĞIZ

“Memur-Senliler dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahibi varken gaflet uykusuna dalmaz, dalamaz” anlayışıyla hareket ettiklerini ifade eden Kaya, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Memur-Senliler olarak gözü yaşlı anneler, karnı aç çocuklar varken gözünü ve gönlünü kapalı tutmaz, tutamaz dedik. Bu anlayışla merhameti kuşanan Büyük Memur-Sen ailesi, Arakan’dan, Filistin’e, Doğu Türkistan’dan Somali’ye, Suriye’den Sudan’a gönlüyle birlikte yardım elini uzattı. Memur-Sen güçlüyse, Türkiye büyükse dünyada adaletsizliğe yer yoktur. Merhamet diplomasisiyle bu büyük vizyonumuzu daha da genişletip el uzatılamayan her yere ulaşmaya çalışacağız.”

TÜRKİYE’DE SESSİZ DEVRİMLER GERÇEKLEŞTİRDİK

Memur-Sen olarak, tekçi, ulusçu ve laikçi anlayışların dayatmalarına karşı durduklarının altını çizen Kaya, “Militarist vesayete karşı sivil itaatsizlik gösterdik. Tüm hukuksuzlukları ve eşitsizlikleri tarihin çöp sepetine attık. Kalkınmış, bağımsız, halkı özgür ve mutlu bir Türkiye inşa etmek için büyük bir adanmışlık içinde gece gündüz çalıştık.

Milli iradeden güç alarak sivil toplum ve sivil siyasetin ortak aklı, mücadelesi ve kararlılığıyla Türkiye’de sessiz devrimler gerçekleştirdik. Demokratik Türkiye’nin inşası yolunda bir çok yasağı kaldırdık, yeni kazanımlar ürettik. Bu kapsamda, eğitim, kamu ve yasamada başörtüsünü özgür kıldık, kesintisiz eğitime son verdik, katsayı sorununu çözdük, 28 şubat mağdurlarının göreve dönmesini sağladık, sicil sistemine son verdik, disiplin affı çıkardık, milli güvenlik dersini kaldırdık, değerler eğitimine kapı açtık, emekli ikramiyesini artırdık, toplu sözleşme ikramiyesini artırdık, ek ödeme sorununu çözdük, il dışına çıkma yasağına son verdik” diye konuştu.

1 MAYIS’TA HOŞGÖRÜNÜN BAŞKANETİ KONYA’DAYIZ

Memur-Sen olarak, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün gerilim olmaktan çıkması, bayram havasında coşkuyla kutlanması için yoğun çaba harcadıklarını dile getiren Kaya, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü bu yıl ise kardeş konfederasyon Hak-İş ve demokratik sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, Mevlana’nın şehri, hoşgörünün başkenti Konya’da kutlayacaklarını söyledi.

TALEPLERİMİZ

Günay Kaya, konuşmasının sonunda Memur-Sen’in taleplerini şu şekilde sıraladı:

-2005 yılından sonra göreve başlayan personele bir derece verilerek, kamu görevlileri arasındaki derece adaletsizliğini son vermek istiyoruz.

-Disiplin cezalarının affına ilişkin düzenlemenin ivedilikle yapılmasını bekliyoruz.

-Başta 4/B’li ve 4/C’liler olmak üzere tüm personele kadro verilmesini istiyoruz.

-KİT’ler ve kamuda çalışan üniversite mezunu işçilerin KİT’lerde 2 sayılı cetvele, diğer kamu kurumlarında çalışanların memuriyet kadrolarına geçirilmesi talep ediyoruz.

-Yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan personelin de ek göstergeden yararlandırılması ve mevcut ek gösterge oranlarının arttırılması istiyoruz.

-Kadın istihdamının artırılmasına yönelik olarak teşviklerin attırılmasını bekliyoruz.

-Emekli kamu görevlilerine maaş promosyonu verilmesi, maaşlarında iyileştirme yapılması ve aile yardımından faydalandırılmalarını talep ediyoruz.

-Yıllık izinlerin iş günü esasına göre düzenlenmesi istiyoruz.

-Resmi ve özel sektörde (işçilikte) geçen hizmet sürelerinin tamamının kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesini talep ediyoruz.

-Fazla çalışmaların geçici olması halinde ücret veya izinle karşılanması, süreklilik arz etmesi durumunda ise istihdam artışı yoluna gidilmesi konularının ivedi olarak çözüme kavuşturulmasını istiyoruz.

-Toplu sözleşmeyle karar altına alınan hükümlerin hayata geçirilmesi noktasında sorun yaşanan kurumlar ile uygulanmayan hükümlerin çözümü noktasında bu toplantı ve sendikalarca sunulan raporları baz alarak sonuç odaklı bir tavır sergilemesini bekliyoruz.

Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı ve Memur-Sen Genel Başkan Adayı Ali Yalçın Memur-Sen 5. Olağan Genel Kurulu’nda konuşma yaptı.

Konuşmasına Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı Mehmet Akif İnan’ı anarak başlayan Yalçın, “Onursal Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu’ya kadar saymakla bitiremeyeceğimiz; teşkilatımıza hizmet etmiş dava adamlarımızdan ahrete irtihal edenlerimize rahmet diliyor. Nöbeti devreden ya da nöbete devam edenlerimize minnet, hürmet ve şükranlarımı sunuyorum” dedi.

VESAYETTEN ARINMIŞ YENİ TÜRKİYE

Türkiye’nin hem devlet hem de millet olarak, sivil siyasetin ve sivil toplumun neredeyse bir asra yakın süre vesayet altına alındığını vurgulayan Yalçın, bu sürecin ortak akılla, milli iradenin gücüyle geride bırakıldığını ifade etti. 2002’den sonra millet ve onun seçtiği iradenin iş birliğiyle gerçekleştirilen sessiz devrimlerle; sivilleşmenin, sivil siyasetin ve nihayetinde sivil toplum örgütlenmesinin önünün açıldığını dile getiren Yalçın, “1’lerle başladığımız yürüyüşümüz 111 oldu, 1111 oldu ve 1 milyon 111 olma hedefiyle devam ediyor. Memur-Sen ailesi olarak bugün yeni bir dönemin başlangıcındayız.

Türkiye ise milletin büyük çoğunluğunun özümsediği ve benimsediği ‘Yeni Türkiye’ vizyonuna doğru yol alıyor. Millete ve medeniyete dair beklentilerin arttığı bu yeni dönemde sivil siyaset ve sivil toplum; sorunlar üzerinden hesaplaşmayı değil, çözümler üzerinde uzlaşmayı merkeze almalıdır. Önümüzdeki 4 yıllık dönemde de bu tarzımızı, sorunlardan beslenmeyi reddeden tavrımızı sürdüreceğiz. Biz istiyoruz ki, birlikte çözelim, birlikle çözelim” diye konuştu.

OMUZ OMUZA YOLA DEVAM

Birlikte hareket ederek bütün zorlukların üstesinden gelinebileceğini belirten Yalçın, kol kola girip, birlikteliği muhafaza ederek, ‘vesayet düzenine ve küresel şebekelerin operasyonlarına yenik Türkiye’ hayali kuranların hevesleri kursağında bırakılacağını söyledi.

“Birlikle yolculuk yaparsak, Hira Dağı’nın meftunları, Olimpos Dağı’nın meczuplarına galebe çalacaktır” diyen Yalçın, şöyle devam etti: “Bu ülkede hak ve özgürlükler hep baskı altına alındı. Yıllarca, kamu görevlilerine örgütlenme hakkı verilmedi. Sendikalı kamu görevlisi, devletin bekası için tehdit olarak görüldü. Kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkına sahip olması devlet açısından felaket, kamu maliyesi için en büyük afet olarak gösterildi. Kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkını mücadele ederek aldık, bize dayatılan korkuları birlikte yendik. İki dönem toplu sözleşme görüşmesi yaptık. Devlet yok olmadı, kamu maliyesi de batmadı. Ancak, sendikal haklar sacayağının hâlâ bir ayağı eksik. Gelin onu da bu dönem birlikte tamamlayalım. Örgütlenme ve toplu sözleşme hakkının tekemmül etmesini sağlayacak ‘grev hakkını’ bu dönemde hayata geçirelim, siyaset hakkını da birlikte getirelim. Master yapmış, doktora yapmış, dil bilen, çözüm geliştiren, millete hizmet, insana hürmet sunan kamu görevlilerinin birikimini, enerjisini siyasete kazandıralım. Artık bu ülkede; insan hak ve özgürlüklerinin maliyeti değil, mahiyeti konuşulmalıdır.”

EĞİTİM VE KÜLTÜRDE ÖZE DÖNÜLMESİNİ İSTİYORUZ

Geride kalan dönemde her alana çok önemli mesafeler kaydedildiğinin altını çizen Yalçın, halen asıl hedefe ulaşılamadığını, atılması gereken bir çok adım olduğunu hatırlattı. Yalçın, yeni dönemde ‘Yeni Türkiye’ hedefi için vazgeçilmez, göz ardı edilemez iki temel alanı işaret ederek, “Eğitim ve kültür. Evet, eğitim ve kültür, yeni dönem yenileneceğimiz ve küresel rekabette artık yenilmeyeceğimiz iki önemli başlık olmalıdır. Eğitim ve kültür alanında öze ve özel değerlerimize dönülmesini arzuluyoruz. Büyük devlet olmak, büyük medeniyet olmak, büyük hedeflere sahip olmayı gerektirir. Güçlü devlet olmak, gücü, hakkı hâkim kılmak için kullanmaktan geçer. Osmanlı-Selçuklu-Emeviler güçlü ve hâkim devletlerdi. Güçlerini devlet organizasyonundan, devlet görevlilerinin hakkını ve hukukunu gözetmelerinden aldılar. Çağlarının gerektirdiği sistemi hayata geçirdiler. Bugün, Avrupa’nın güçlü devletleri olarak kabul edilen Almanya, Fransa ve İngiltere de benzer şekilde davranıyor. Kamu personel sistemi güçlü olan devletler, kamu görevlilerinin haklarında kaygı hissetmediği devletler. Bu noktada, güçlü Türkiye diyorsak, iş güvencesi noktasında tartışmaların olmadığı, kamu görevlilerinin iş güvencesini esnetme arayışlarının olmadığı bir süreci yakalamak zorundayız” ifadelerini kullandı.

İŞ GÜVENCESİ YENİ TÜRKİYE’NİN SINIR ÇİZGİSİ

İş güvencesinin Memur-Sen’in kırmızı çizgi olduğunu vurgulayan Yalçın, iş güvencesinin yeni ve güçlü Türkiye’nin kuruluşunun da sınır çizgisini oluşturduğunu dile getirdi. Yeni Türkiye yolunda ilerlerken küresel tezgahlara asla izin verilmeyeceğinin de altını çizen Yalçın “Yeni Türkiye, büyük Türkiye’den söz açılmışken, bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Türkiye büyüdükçe, milletimize ve devletimize yönelik operasyonların çapı da büyüyecektir. Bunu yakın geçmişte de gördük. Taksim Gezi Parkı ile başladılar. 17-25 Aralık darbe kalkışmasıyla devam ettiler. 6-8 Ekim olaylarıyla bir kez daha operasyona kalkıştılar. Beyaz Türklerle, Beyaz Kürtlerin iş birliğinin sonuç getireceğini sandılar. Yanıldılar ve yenildiler. Boyun eğmekten haz duydukları küresel baronlara ve onların sadık tetikçilerine kendilerini ispata kalktılar, başaramadılar. Türkiye, resmi ideolojinin ve müesses nizamın ötekileştirme iklimini ve aparatlarını hayatından çıkarıyor; Kürtlerin, Alevilerin, Romanların kimliklerini reddeden gaddar devlet anlayışını çöpe atıyor, yüzyılın en büyük birlik ve kardeşlik hamlesi olan Çözüm Süreci’ni yaşıyor. Siyasi bir proje olmayan, ‘milli ve yerli duruş’ olan Çözüm Süreci’ne Memur-Sen ailesi olarak destek veriyoruz. Tekemmül ettirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu aynı zamanda vesayeti derinleştirme aracı olan darbe anayasasından kurtulmamızı sağlayacak. Çözüm Süreci yeni Anayasa’nın önsüzüdür. Yeni Anayasa ise yeni Türkiye’nin önsözü ve yol haritasıdır. Yeni Türkiye ise, yeni dünya düzeninin, ‘Dünya 5’ten büyüktür iradesinin’ miladıdır” dedi.

TEŞVİK PAKETLERİNİ HAYATA GEÇİRMENİN ZEMİNİ TOPLU SÖZLEŞMEDİR

“Türkiye, devlet ve millet olarak mahkûm edilmek istendiği dar elbiseyi yırtarken, kendisine vurulan prangalardan kurtulurken, birçok reformu hayata geçirdi” diyen Yalçın, şu şekilde konuştu: “Demokratikleşme paketleri açıklandı, uygulandı. Ekonomik paketler, teşvik paketleri açıklandı. Tarımsal kalkınma için, kırsal kalkınma için, KOBİ’ler, kadınlar ve gençler için ayrı ayrı destek paketleri açıklandı. Hayata geçirilen her paket bir olumsuzluğu, bir kara tabloyu ortadan kaldırdı. Milli gelir arttı, enflasyon azaldı. Ancak, bu paketlere bir yenisi daha eklenmeli. Evet, yeni dönemin ilk ve en kapsamlı paketi ‘sosyal paket’, ‘sosyal politika destek paketi’, ‘sosyal adaleti tesis paketi’ olmalı. Bu paket, kamu görevlilerini, emeklileri, asgari ücretlileri, taşeron işçileri kapsamalı; mali ve sosyal haklarında ilave artışlar ve yeni haklar getirmelidir. Bu paket, çalışanların vergi yükünü azaltmalı, çalışanları açlık ve yoksulluk sınırı arasından çıkartmalıdır. Bu teşvik paketlerini hayata geçirmenin en yakın zemini hiç şüphesiz toplu sözleşme masasıdır. Yeni Türkiye hedefinin ilk büyük organizasyonu, ilk paylaşım ve paydaşlık zemini Ağustos’ta gerçekleştireceğimiz 3. Dönem Toplu Sözleşme sürecidir. Biz bu toplu sözleşmede, toplu sözleşme masasının, ‘bütçe disiplini’ söylemiyle esaret altına alınmasını istemiyoruz. Bütçe disiplini ile adil paylaşım arasındaki dengenin gözetildiği bir toplu sözleşme arzusundayız. Toplu sözleşme, bütçeye yükü değil, aileleriyle birlikte 10 milyonu aşan kamu görevlilerine sağlayacağı imkânı esas almalıdır.”

GÜÇLÜ MEMUR-SEN BÜYÜK TÜRKİYE

7 Haziran’da milletin onayını alarak kamu işvereni sıfatıyla toplu sözleşme masasına oturacak yeni hükümetten; kamu görevlilerinin mali, sosyal ve özlük haklarına ilişkin beklentilerini karşılayacak bir yaklaşım beklediklerini de ifade eden Yalçın, “Takvime bakılırsa, yeni hükümetin ilk icraatı ‘Yeni Türkiye’nin ilk toplu sözleşmesi’ olacaktır. Türkiye’nin geleceğine ve gelişmesine katkı sunmayı hayat felsefesi kabul eden bir konfederasyon olarak; kavga zemininde rekabet değil, rekabet zemininde hizmet diyoruz. Güçlü ve demokratik bir ülke için güçlü sivil toplum diyoruz. Sosyal adalet, sosyal haklar ve özgürlükler diyoruz. Yüksek ahlak ve bilgi toplumu diyoruz. Umutlar istikbalde, istikbal köklerdedir diyoruz. Bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş bizim de kurtuluşumuz olamaz diyoruz. Güçlü Türkiye için güçlü Memur-Sen diyoruz. Bütün sendikalarımızla birlikte hareket ederek, soylu mücadelenin doğru adresi Memur-Sen’de, kararlı adımlarla güvenli yarınlara yürüyoruz” diye konuştu.

GÖZÜM HİÇBİR ZAMAN ARKADA KALMAYACAK

Memur-Sen Onursal Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Adayı Ahmet Gündoğdu ise, Memur-Sen’de bayrağı kim devralırsa alsın her zaman daha ileriye taşıyacağını dile getirerek, “Sivil toplumdan sivil siyasete geçiyorum. Hem medeniyet davamın hem de emek davamın mücadelesini sürdürmeye devam edeceğim. Gözüm hiçbir zaman arkada kalmayacak” dedi.

Mehmet Akif İna’ın Memur-Sen’i kurarken, kaygılarının başında vesayetle, yasaklarla mücadele etmenin geldiğini söyleyen Gündoğdu, Memur-Sen’in dünya mazlumlarının sözcüsü olmayı sürdürmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Mehmet Akif İnan Memur-Sen’i kuraraken bu ümmetin ve milletin çözülmesi gereken sorunlarının farkındaydı. Bunların başında vesayetle mücadele, inanç hürriyetinin önündeki engelleri kaldırmak, İslam ülkelerinin birliğini tesis etmek geliyordu. Tıpkı Menderes’in, Özal’ın, Erbakan’ın partilerini kurma gayesi gibi, Yazıcıoğlu’nun tankların önünde durması gibi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti’yi kurması ve bu milletin sıkıntılarını çözmek için elini taşın altına koyan Başbakanımız Ahmet Davutoğlu gibi düşünerek Memur-Sen’i bugünlere getirdik.”

‘KUTSAL DEVLET, KÖLE MİLLET’ ANLAYIŞI SON BULDU

Memur-Sen’in, düzenlediği ortak akıl mitingleri ile vesayete karşı bir tepki ortaya koyduğunu belirten Gündoğdu, “27 Mayıs muhtırasının kalıntılarına son verdik. 2010’da yapılan referandum ile ‘kutsal devlet köle millet anlayışı’ son buldu. Memur-Sen olarak topladığımız 12 milyon 300 bin imza ile darbecilerin koyduğu kamuda başörtüsü yasağını kaldırdık” dedi.

Yeni Türkiye’nin yürüyüşünü engellemek isteyen yapıların her fırsatı değerlendirmeye çalıştığını vurgulayan Gündoğdu, “Gezi zekalıların ağaç sevgisi adı altında yaptıkları oyunları bozduk. 17-25 Aralık kalkışması ile ülkesine ihanet edenlere en sert cevabı verdik. 6-8 Ekim olaylarında beyaz Kürtlüğe soyunanlara, milletin kardeşliğine karşı duranlara fırsat vermedik. ‘Kürtçülüğe de, Türkçülüğe de hayır’ diyerek her türü faşizmin karşında olduğumuzu gösterdik” diye konuştu.

Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı: “Genç Memur-Sen’i sizlere emanet ediyorum. Asım’ın neslini yetiştirmeliyiz. Yeni nesli yetiştirerek, Yeni Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz. Kongremizin hayırlara vesile olmasını diliyor, yolunuz açık olsun diyorum.”

BAKAN ÇELİK: MEMUR-SEN’İN DEMOKRATİKLEŞME ÇABALARI TARİHE GEÇECEKTİR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Memur-Sen denildiğinde akıllara Türkiye’nin demokratikleşme çabalarının geldiğini, bu çabasının tarihe geçeceğini dile getirerek, “Bu çabalar, yeni anayasa ve toplu sözleşme sürecini ortaya çıkarmıştır. Ağustos ayında yapılacak olan toplu sözleşme ile kurumsallaşma sağlanacaktır. Memur-Sen’in buna da çok büyük katkıları oldu. Artık haklar masada alınıyor, kimsenin inisiyatifine bırakılmıyor. Masanın gücü öne çıkmaya başladı. Başbakanımız bugün, 2005'ten sonra memuriyete başlayanlara da 1 derece verilmesi sözünü verdi. Böylece bir kazanım daha elde edildi” şeklinde konuştu.
Yeniden Büyük Türkiye yürüyüşüne Memur-Sen’in her zaman öncülük ettiğini belirten Çelik, “Sivil bir anayasayı 7 Haziran’dan sonra bu iktidar hayata geçirecektir. Yeter ki birlikte hareket edelim, gücümüzü diri tutalım” dedi.



KAMALAK: ADİL GELİR DAĞILIMINI SAĞLAMALIYIZ
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, gerçek adaletin tesisi için sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düştüğünü söyledi. Türkiye’nin önünde duran sorunların çözüme kavuştulması gerektiğine işaret eden Kamalak, “Adil gelir dağılımını sağlamalıyız. Onun için, alın terinin korunması, hak sahibine hakkının verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.



DESTİCİ: SİVİL VE DEMOKRATİK BİR ANAYASA ŞART
Büyük Birlik Partisi Eski Genel Başkanı ve Saadet Partisi Ankara Milletvekili Adayı Mustafa Destici, “Memur-Sen’in kurulmasında, büyümesinde, yaşatılmasında hepimizin emeği var. Bu emekler sonucunda Memur-Sen bir çınar haline geldi” şeklinde konuştu. Destici yeni sivil bir anayasanın aciliyetine dikkat çekerek, toplumun tamamını kapsayan sivil ve demokratik bir anayasanın ivedilikle yapılması gerektiğini vurguladı.


USLU: İNSAN ONURU EN ÖNEMLİ DEĞERİMİZ, EMEĞİMİZSE EN ÖNEMLİ İLKEMİZ
TBMM İdari Amiri ve AK Parti Çorum Milletvekili Salim Uslu, Memur-Sen'e Türkiye'nin demokratikleşmesine verdiği katkıdan ötürü teşekkür ederek, “Emeğin, ekmeğin mücadelesini verdiniz, vermeye devam etmenizi bekliyorum. İnsan onuru en önemli değerimiz, emeğimiz ise en önemli ilkemizdir. Çözümün tarafı olmak için özgüvene ihtiyaç vardır” dedi.

KAYNAK: www.memursen.org.tr

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.