TABLET, ÖĞRENCİLERİ TALEBE YAPAR MI?

TABLET, ÖĞRENCİLERİ TALEBE YAPAR MI?

TABLET, ÖĞRENCİLERİ TALEBE YAPAR MI?

 Kavramlarla, tanımlarla oynama gibi bir niyetim yok. Öğrenciler zaten talebedir, talebeler de öğrenci denilebilir. Hiç de öyle değil. Öğrenci olmadığı halde talebe olan birçok insan var.

       Talebenin Arapça bir kelime olduğunu bilmeyen yoktur. Günümüzde kullandığımız talep etmekten farklı bir anlamı yok. Neyi talep eden? Elbette ilimi ve bilimi talep eden anlamındadır. Talebe kelimesine dikkat edilirse tek başına öznel bir kelime olup, nesnellikten uzaktır. Öğrenci ise öğretilen yani edilgen ve daha nesneldir. Öğrencilikte maruz kalma vardır. Biraz daha ileri düşünüldüğünde talebe ifadesi bir ruhu temsil eder. Bu kavramda bir ruh var. Diğerin de ise verilenle yetinen bir hal durumu var. İşte tam burada günümüz eğitim politikasında nihai bir hedef ya da büyük bir reform gibi görülen “her öğrenciye bir tablet bilgisayar” projesini irdelemek istiyorum.
     FATİH projesine karşı durup da teknolojiyi reddetmek gibi basit eleştirilere muhatap olmak istemediğimi başta belirteyim. FATİH projesi kapsamında akıllı tahtanın, projeksiyonun eğitimde kullanılmasından daha güzel ne olabilir? Lakin her öğrenciye bir tablet verilmesinde beklentilerin yüksek tutulduğunu, sonuç alınamaması durumunda ki hayal kırıklığının, öğretmene fatura edilmesinden endişe duymaktayım.  Zaten dijital bir hayat süren gençliğimizin, kırılgan cam fanuslar içerisinde ki yaşama(ma) gayretlerini görmek yüreklerimizi burkarken, okullarda yeni esaret oyuncaklarının yer alması ne getirir?  Bu kırılgan gençliği kitap ruhundan uzaklaştırmak, hepten iradesini mahkûm edip, ruhsuzlaştırmak anlamına gelmez mi? Büyük muallim, mütefekkir Nurettin Topçu’nun tespitlerine baktığımızda eğitim konusunda duyulması gereken kaygının bugünkü kaygıdan(tablet) farklı olması gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
     Üstadın, bundan yaklaşık altmış yıl önce ki tespitleri; “Bugünkü mektep, insanın ruhunu yüceltmek için değil, makineye esir olarak midesinin saltanatını yaşatmak için açılmış kapıdır. Gençler, bina ve fabrika teknik hizmetinde alacakları paranın hesabını yaparak bu kapıdan giriyorlar. Elbette onda hürmet, hayâ, vatanseverlik ve milliyetçilik, sanat ve ahlak dersleri almayacaklardır. Mektep denen kutsal çatının altında bugün usta-çırak münasebetlerinden başka bir şey yaşanmıyor(bugün bu bile kaybolmuş)mektep artık gençliğe karakter mayası aşılamıyor…
        Millet ruhu ile bağları kopartılan bugünkü okul, millete insan yetiştirmek için değil, fabrikaya usta yetiştirmek için çalışıyor. Ruhsuz, idealsiz, inançsız bir öğretim, gençliğe karakter yerine hüner verecek ve insanı elbette aşağı canlıların hizasına indirecektir… 
      Çocuğa sadece daha iyi metotlarla daha kolay öğrenmeyi öğretmek, ilkokulun ilk ve asıl hedefi değildir. İlkokul çocuğu bilgin adayı olarak değil, olgun insan, ahlaklı insan adayı olarak ele alınmalıdır. Devrimiz, insanı hoyratlaştırmaya, zalim ve insafsız, gaddar ve sevgisiz yapmaya kabiliyetli bir devirdir. Zira daima ilerleme yolunda yürüyen insanlığın kılavuzu, kalpsiz, vicdansız bir varlık olan makinedir…
      Bize bir insan mektebi lazım. Bu mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun; her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın; hayâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın; vicdanlarımıza her an Allah huzurunda yaşamayı öğretsin…”
    Üstadın bundan altmış yıl önceki tespitleri, bugünü daha iyi okumamızı sağlıyor. Türkiye’nin Maarif Davası adlı eserinde hemen her sayfada dikkat çektiği nokta; “Eğitimde Ruh Arayışı”dır. Milyarlarca doları bulan tablet dağıtımının bu ülke evlatlarına nasıl bir ruh kazandıracağı bilinmiyor. Bilinen bir şey var ki o da; tabletin talebe ruhuna hizmet etmeyeceğidir.
    Şunu tekrar belirtmek isterim ki; FATİH projesine evet, öğrencilere tablet dağıtımına şimdilik hayır. Zira tabletlere ayrılan bu kaynak, eğitimde yeni ve büyük hedeflerin belirleneceği, o büyük ruhun mekteplerimizde yeniden doğuşunu sağlayacak çalışmalara kullanılabilir. Teknolojik gelişmeye paralellik arz eden bencillik ruhuna, mekteplerimizin katkı sunma ihtimali çok acı olacaktır. 

Emrullah AYDIN

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

1 Yorum