MEB, Adamını Değil, Adam Gibi Yönetici Seç

MEB, Adamını Değil, Adam Gibi Yönetici Seç

Milli Eğitim teşkilatlarının son zamanlardaki en popüler gündemi okullarımıza atanacak yöneticilerin atanma ve yer değiştirmeleri. İçinde bulunduğumuz yoğun dönemde okulları İDARE ediyor olması gereken değerli eğitimciler kendi geleceklerinin idaresi derdindeler. Bakanlık bürokratlarının geçici ara yönetmeliklerden sonra ağustos ayında yayınlattığı Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumu Yöneticileri Atama Ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, yine gecikerek gelen kılavuzu çözüme değil soruna hizmet etti ne yazık ki.

 Bakanlığın geçmiş dönemlerde yargı önünde mahkum edildiği mülakat konusu ve EK 1 içeriğinde adil yarışmayı engelleyen türlü tuzaklar yine pişirip önümüze konuldu.  Peş peşe duyuruya çıkan İl milli eğitim müdürlükleri yönetmeliğin sağladığı esnek kurallar sayesinde “istatistik” biliminin kifayetsiz kaldığı atamalara imza koydular. Yazılı sınavlarda derece yapan, yöneticilik dersleri veren öğretmenlerin bile sözlü sınavlarda (?) çakılması, yazılıda nal toplayanın sözlüde coşması sık rastlanır bir durum. Sözlü becerileri yüksek (!) olanların ekseri aynı sendikaya üye oluşu mutlaka tesadüftür, yahut biz kıskancız.

Yönetici seçecek komisyona üye seçiminin, niteliğinin bile tek başına olay olduğunu söylemek mümkün. Bu komisyonlarda soru soran kimi zat-ı muhteremlerin kendi sordukları sorunun yanıtını bilemedikleri, verilen doğru yanıta itiraz ettikleri de görülmüştür. Komisyon komedyasında adayı tehdit edeni de, kendi kendini sözlü sınava alıp bizzat kendine 100 tam puan vereni de gördük hamdolsun.

Seçme okullara özenle yerleştirilen  “komisyon adamlarından” arta kalan kurumlara yettiğince diğer faniler, listenin dibine de norm fazlası olanlar serpişecek. Sonuçta, sınavla geçemediklerini EK 1 ile, o da olmazsa mülakatla yere serdiler.

MEB içinde yöneticilik artık; liyakatten çok hangi siyasi ve sendikal bağlantılar içinde olduğunuza bağlı hale gelmiştir. Bu iki kavram da neredeyse aynı anlamı taşımakta ve belirleyici olmaktadır. İl mili eğitim müdürlüklerinin koridorlarında kendilerine torpil aramak, belge yazdırmak , adam bulmak gibi  girişimlerde bulunan omurgasız  eğitimcilere rastlansa da binlerce onurlu meslektaşımız hakkını yasal zeminde aramaya, dik durmaya çalışmakta, direnmektedir, onlara da selam olsun.

Yönetmeliği kendi işine geldiği, kadrolaşabileceği şekilde çıkaranlar şimdilik mutlu görünseler de, bilgi ve yeteneklerin yetersiz olduğu bir makamın ateşten koltuk olduğunu öğrenmeleri yakındır. Yöneticilik iktidar değil, muktedir olmak demektir. Arkalarından esen rüzgar yön değiştirdiğinde dolduramadıkları koltuklardan savrulanları hepimiz hatırlarız. Hatta rüzgara rağmen, beceriksizlik ve güç sarhoşluğuyla yaptığı yanlışlar yüzünden kurumlarında alay konusu edilen nice müdürler aramızdadır.

Anadolu Eğitim Sendikası olarak; yöneticilik hakkının adil şekilde teslimi için açtığımız ve sürmekte olan davalara, ihtiyaç duyabilecek üyelerimiz adına yenileri eklemek üzere süreci yakından takip ediyoruz.  Bir okula müdür olmanın kurum personelini kendi sendikana üye yapmak olarak algılandığı dönemde, sendikamız üyesi idarecilerimizin ahlakı, tarafsızlığı ile de övünmekteyiz. Nitekim; sendikal rekabet ortamında süren yöneticilik mülakatlarında bugüne kadar doğrudan AES üyelerine yönelik bir tavır alınmamış olması da anlamlıdır. Hassasiyetimiz, hukuksal mücadelemiz üyemiz olsun olmasın tüm yönetici adayları için sürecektir. Adalet herkese, her zaman gerek. Biz bekçisiyiz.

Cansel GÜVEN

Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkanı

HABERE YORUM KAT
UYARI:

Yorum yazarak topluluk şartlarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mebpersonel.com İnternet Sitesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.